Ad

şifa yolu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şifa yolu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ankara'nın Kamp Alanları

 Ankara, etrafını saran milli parklar, berrak göletler ve doğa koruma alanları ile donatılmış, gençler ve arkadaş grupları için mükemmel kamp seçenekleri sunan bir şehirdir. Ankara'nın en gözde kamp alanları, bütçenize uygun veya ücretsiz seçeneklerle unutulmaz bir doğa kaçamağı yapma imkanı sunar. Bu alanlar, sıcak yaz günlerinde serin havası ve doğal güzellikleriyle özellikle gençlerin ilgisini çeker.

Soğuksu Milli Parkı:

Ankara'nın popüler doğa kaçış noktalarından biri olan Soğuksu Milli Parkı, modern yaşamın gürültüsünden uzak, çam ormanları içinde huzurlu günler geçirmek isteyenler için idealdir. Doğa sporları, yürüyüş parkurları ve muazzam manzaraları ile öne çıkar.

Tahtacıörencik Ekokamp:

Köyden ve süvari deresinden azami derecede faydalanarak harika bir kamp yapabilirsiniz. Böylede doğal yaşam üreticileriyle tanışır ve doğal tarımla üretilen ürünlerden elde edebilirsiniz.

Işık Dağı Karagöl Kamp Alanı:

Işık Dağı'nda bulunan Karagöl, çam ormanları arasında gizlenmiş bir doğa harikasıdır. Tatlı suya sahip olması ve yüzme imkanı sunmasıyla Ankara'nın mükemmel kamp alanlarından biridir. Yüksek oksijen seviyeli havada doğa yürüyüşleri ve fotoğraf çekme imkanı sunar.

Şahinler Tabiat Parkı Kamp Alanı:

Şahinler Tabiat Parkı, Ankara'nın en çok tercih edilen doğa koruma alanlarından biridir. Zengin bitki çeşitliliği ve vahşi yaşam güzellikleri ile bilinir. Yürüyüş parkurları ve fotoğraf çekmek için harika köşeler sunar.

Çamkoru Tabiat Parkı:

Çamkoru Göleti etrafında yer alan bu tabiat parkı, korunan doğası ile dikkat çeker. Çadırınızı çam ağaçları altında kurabilir ve doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Sıcak günlerde gölde yüzme veya olta balıkçılığı yapma imkanı sunar.

Sorgun Göleti Kamp Alanı:

Sorgun Göleti, kartpostal gibi manzaralar sunan, her mevsimde güzellikte bir gölet olarak öne çıkar. Olta balıkçılığı, doğa yürüyüşleri ve temiz havada dinlenme imkanı sunar.

Çitköy Alakamp:

Hacılar Deresi'nin berrak suları kıyısında yer alan Çitköy Alakamp, organik ürünlerle zenginleşen bir kamp deneyimi sunar. Sinema gösterimleri, canlı müzik performansları ve kamp ateşi etkinlikleri ile keyifli akşamlar geçirebilirsiniz.

Kurtboğazı Barajı Kamp Alanı:

Kurtboğazı Barajı, her ilçede bulunan kamp alanları arasında büyüleyici bir seçenek sunar. Baraj gölünde balık tutabilir, doğa yürüyüşleri yapabilir ve sessiz ortamda meditasyon yapabilirsiniz.

Beynam Ormanları:

Beynam Ormanları, çam ağaçları altında çadır kurarak oksijen deposu havada dinlenmek isteyenler için ideal bir tercihtir. Fotoğraf safarileri, kaya tırmanışı ve doğa yürüyüşleri gibi etkinliklere ev sahipliği yapar.

Kıbrıs Köyü Kanyonu:

Kıbrıs Köyü Kanyonu, muazzam manzaralar ve doğa sporları için ideal bir mekan sunar. Sıcak günlerde serinleyebileceğiniz kanyon sularında unutulmaz anlar yaşayabilirsiniz.



Aluçdağı Milli Parkı Kamp Alanı:

Aluçdağı Milli Parkı, doğa yürüyüşleri, zipline ve ATV turları gibi etkinliklere ev sahipliği yapar. Yürüyüş parkurları ve seyir terasları ile büyüleyici manzaralar sunar.



Ankara'nın bu doğal güzellikleri, modern olanakların yanı sıra doğa severlere huzur dolu anlar yaşama fırsatı sunmaktadır.

Güdül Ekoturizm Ve Agroturizm Çalıştayı Sonuçları Kitabı Yayımlandı.

Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu ProjesiKüresel Çevre Fonu (GEF) Küçük Destek Programı (SGP) Türkiye tarafından desteklenmekte, Besler Şifa Atölyesi koordinatörlüğünde, Yeşil Orman Okulu ve Güdül Belediyesi proje ortaklığında Güdül’de yürütülmektedir. Güdül Ekoköy Evi olarak, doğal yaşamın ve yerel kültürün önemini vurgulamak amacıyla Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı’nı düzenlendi.

Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi'nin İkinci Ulusal Yayını

Çalıştay Güdül Belediyesi ortaklığı ile 63 kurumdan 100 kadar katılımcı ile 27 Eylül dünya turizm gününde yapılmıştı. Yayın uzun vadede 19 karar ve kısa vadede 14 karar ile suçlanmış olup 9 ayrı sunu özetine ve 9 serbest görüşe yer verildi.

Çalıştay yöntemi, konuları ve sonuçları ile tüm Türkiye'de uygulanabilecek bir model teşkil ettiği uzmanlar tarafından ifade edildi. Ekoturizmin tüm yönlerine değinilerek önemli bir yayın olarak yayınlandı.

Bu yayın Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yılı münasebetiyle Vatanımıza milletimize hayırlı olsun.

Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı Kitabı



Karaçalı’ya Hünnap Aşılaması Yapıldı.

Karaçalı (Paliurus spina-christi), Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde yetişen, çalı formunda bir bitkidir. Halk arasında "çaltı, karadiken, çeşmezen, avanaktamisi, sincan dikeni, isadikeni" gibi isimlerle de bilinir. Karaçalı, idrar söktürücü, taş düşürücü, yara ve çıban iyileştirici, süt verimi arttırıcı, arıcılıkta önemli ve dere yataklarının ıslahında kullanılan bir bitkidir. Karaçalı, ayrıca dere yataklarının ıslahında kullanılır. Kökleri dere yataklarını stabilize ederek erozyonu önler.

Karaçalının cins adı olan "Paliurus", Latince "idrar söktürücü" anlamına gelir. Bu nedenle karaçalı, eski çağlardan beri idrar artıcı ve taş düşürücü olarak kullanılmaktadır. Taze yapraklarıyla yapılan lapa, yara ve çıbanları iyileştirici özellik gösterir. Karaçalı, mera alanlarında keçilerin en fazla istifade ettiği bitkidir. Bitkinin Nisan döneminde taze sürgünlerini, haziran döneminde çiçeklerini, temmuz döneminde ise tohum taslağını yemesi süt verimi artışına yüzde yüz etki etmektedir. Karaçalı, arıcılık sektöründe de önemli bir bitkidir. Bal skalasında 4-4 olarak değerlendirilmekte, yani yüzde yüz ballı bitkiler sınıfındadır.

Karaçalı, ülkemizde doğal olarak yetişen ve kültür olarak da yetiştirilen hünnap (Zizyphus jujuba) ile akrabadır. Lif içeriği yüksek olan hünnap sindirimi düzenler, kabızlığa karşı iyi gelir. Lifli beslenmek kolorektal kanser riskini de düşürür. Lifli beslenme ile kalp hastalıkları riskini artıran kolesterole karşı da koruma sağlar. Yapılan araştırmalar sonucunda diyabet, sarılık, yara ve ülser tedavisinde kullanılması önerilir.

Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında Karaçalı (Paliurus spina-christi)'ya Hünnap (Zizyphus jujuba) aşılaması yapıldı. Deneme amaçlı 5 öbekte yapılan aşılamanın sonuçları bekleniyor. Aşılama konusunda Ankara'nın en iyi aşıcısı ile çalışma yapılmıştır.

Aşılamanın başarılı olması halinde, karaçalının verimi ve kalitesi artacak, ayrıca hünnap ile karaçalının faydalı özellikleri bir araya gelerek daha etkili bir bitki elde edilecektir. Aşılama çalışmaları ile hünnapın verimi ve kalitesinin artırılması ve daha etkili bir bitki elde edilmesi hedeflenmektedir.

 #ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm





Tıbbi ve aromatik bitkilerde tohum söyleyişi

Yerel (ata tohumu, organik tohum) tohum demek sadece sağlıklı besin demek değildir. Yerel tohum bizim geleneklerimiz ve kültürümüzdür. Yerel tohum atalarımızın bize mirasıdır ve bizden sonraki nesillere de miras kalacaktır.

Rehberimiz çıktı, üreticilerle tohumları paylaştık ve şimdi ekim zamanı... Aynısafa, ekinezya, çörek otu, karabuğday, kişniş... Tohumlarımız yeşerecek ve meyve verecekler. Bu meyve ya tohumuyla ya yaprağıyla yada çiçeği ile olacak. 

Güdül'de 30 üreticiyle buluşmamızdan sonra kalan tohumları Ankara'dan 30 üreticimizle paylaşacağız. 

Tıbbi ve aromatik bitki tohumları ve fideleri 30 üreticiyle paylaşıldı

Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında, köylerde tıbbi ve aromatik bitki tohumları ve fideleri dağıtıldı. Tohum ve fideler, Tahtacıörencik, Yelli, Kayı, Yeşilöz ve Karacaören köylerinden 30 üreticiye verildi.

Tohum dağıtım programında konuşan Güdül Belediye Başkanı Mustafa Çetin, "Bu tohumlardan her biriniz 60 metrekarelik bir koleksiyon bahçesi yapabilirsiniz. Bu tohumların ederi yeniden tohum üreterek seneye başka üreticilerle paylaşmaktır. Rehberimizde detaylı bilgiler mevcut. Bugün biraz ekim ve dikimden bahsedelim" dedi.

Tohum dağıtım programının ardından üreticilere tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği hakkında bilgiler verildi. Üreticiler, tohum ve fidelerin ekimi ve bakımı hakkında detaylı bilgi edindiler.

Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında, projenin uygulandığı 6 köyden 25 üreticiye fide temini yapıldı. Üreticilere ücretsiz verilen fidelerle koleksiyon bahçesi yada şifalı bitkiler sipirali yapılması hedefleniyor.

Temin edilen fide çeşitleri şunlardır:

  • Biberiye (Salvia rosmarinus)
  • Nane (Mentha Piperita)
  • Reyhan (Ocimum basilicum)

Güdül Şifa Yolu Projesi, köylerde tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliğini teşvik etmek ve üreticilere gelir elde etme imkanı sunmak amacıyla hayata geçirildi. Projenin, köylerin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkı sağlaması bekleniyor.








Tahtacıörencik Doğal Yaşam Üreticileri (TADYA) üreticilerinin birbiriyle ile tohum takası ile program tamamlandı. Tohum takasında Pembe domates, Kara Nohut, Susam, Kırmızı nohut, Misk adaçayı, Meksika acı biber, Kara fasulye, Meksika mısır, Kale lahana, Kadife çiçeği, Acur, Kedi nanesi, Dereotu, Kabuksuz kabak çekirdeği gibi 20 den fazla tohum paylaşıldı.


#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm


Bebek ve anne bakımında aromoterapi atölyesi yapıldı

 Bebek ve Anne Bakımında Aromaterapi...

Aroma terapi kendi işlerini görmek için bir anahtardır. Aromaterapi ile Besler Şifa Atölyesi'nde çok güzel bir toplantı yapıldı.


Aromaterapi nedir, derseniz; bitkilerin tamamen organik olan yaprağı, kökü ve çiçeğinden damıtma yani distilasyon tekniği ile çok yoğun olarak elde edilen uçuğu yağ özlerini kullanarak; hastalıkları önlemek veya oluşmuş hastalıklarda vücudun bağışıklığını güçlendirerek, kendi savunma sistemini desteklemek için kullanılan bir tekniktir.

 

Özellikle doğum sırasında aromaterapinin gücüne inanmak gerekiyor. Ve lavanta, yasemin yağlarını özellikle tavsiye ediyoruz.


Eğitimde;

🍀Konak önleyici,

☘Pişik önleyici,

🍀Burun açar,

☘Bitsavar,

🍀Anne bakımı kremleri üzerinde konuşuldu.


#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm





Depremden Sonra Doğal Yaşam Yolculuğu...

Deprem, doğal afetlerin en yıkıcılarından biridir ve ciddi zararlara neden olabilir. Depremin etkileri arasında ölümler, yaralanmalar, evsizlik, gıda sıkıntısı ve diğer sağlık sorunları yer alabilir. Bu nedenle, deprem sonrası dönemde doğal yaşam eğitimleri ve bilgileri oldukça önemlidir.

Doğal yaşam eğitimleri, insanların doğal kaynakları daha verimli kullanmalarına, çevreye daha duyarlı olmalarına ve doğal afetlere hazırlıklı olmalarına yardımcı olabilir. Örneğin, doğal yaşam eğitimleri, insanlara evlerinde kullanabilecekleri doğal malzemeleri ve kaynakları tanıtabilir. Deprem sonrası, bu bilgiler insanların evlerini yeniden inşa etmelerine ve afet sonrası yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olabilir.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinin bize öğrettiği bir çok şey var. Deprem sürecinde öncelikle haberleşme ve ulaşım başta olmak üzere sıhhi ihtiyaçlar yani su tuvalet ve gıda ihtiyacı yani temel besine ulaşma sorunu yaşandığına şahit olduk. Doğal Yaşam'ın yani basit yaşamanın kıymetini anladık. günlerce içimizi ferahlatmak için televizyon yada dijital haricinde park, bahçe, orman, açık alan gibi şeylere ihtiyacımız olduğunu anımsadık. Basit olarak ısınmak, su temini, yiyecek gibi en basit ihtiyaçlarımızda ne kadar konfor alanında olduğumuzu ama bunların biranda olmayabileceğini farkına vardık. Hayalimizdeki ekoköy evinden yola çıkarak şifalı bitkiler, kendi ürünlerimizi yapabilmek ve topluluk destekli üreticileri desteklemek gibi birçok faaliyet yaptık ve yapmaya devam edeceğiz.

Doğal yaşam eğitimleri, afet sonrası sağlık sorunlarıyla başa çıkmak için gerekli bilgileri de sağlayabilir. Örneğin, bitkilerin şifalı ve besleyici özellikleri, yaralanmaları tedavi etmek için kullanılabilir. Doğal yaşam eğitimleri, afet sonrası tıbbi yardımın yetersiz olduğu durumlarda, insanların kendilerini ve ailelerini tedavi etmelerine yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, doğal yaşam eğitimleri, insanlara doğal kaynakları daha verimli kullanma, çevreye daha duyarlı olma ve afetlere hazırlıklı olma konularında bilgi vererek, deprem sonrası insanların daha dayanıklı olmalarına yardımcı olabilir. Bu nedenle, doğal yaşam eğitimleri, afetlerin yaşandığı ülkelerde daha geniş bir kitleye yayılması ve afet sonrası toparlanmaya yardımcı olması gerekmektedir.

Besler Şifa Atölyesi olarak Sakinşehir Güdül Şifa Yolu projesi kapsamında şifalı yolculuklara ve doğal yaşama devam edeceğiz. Haydi devam edelim.



Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu Yarım yüzyılı doldurdu.

Yarım yüzyıldır organik tarım üzerine bilimsel ve deneysel çalışmalar yapan IFOAM (Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu), bu yıl 50. yaşını kutluyor. IFOAM’ın kuruluşu 1972 yılına uzanıyor ve ilk adımlar, Fransa’nın Versay kentinde gerçekleştirilen bir toplantıda atılıyor.

IFOAM’ın uluslararası federasyona katılımı Lady Eve Balfour (İngiltere Toprak Derneği), Kjell Arman (İsveç Biyodinamik Derneği) ve Jerome Goldstein (ABD - Rodale Enstitüsü) gibi organik tarımın öncü isimlerinin daveti ile gerçekleşmiş.

IFOAM’ın organik tarım yolculuğu 1980’de ilerleme gösterdi ve sertifikasyon için kullanılabilen uluslararası geçerliliğe sahip ilk temel organik standartları belirlendi. 1992’de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’na katılarak organik tarım topluluğunu temsil etti. Gıda ve Tarım Organizasyonu (Food and Agriculture Organization - FAO) ile ilişkileri güçlenen IFOAM, organik ve agroekoloji sektöründe, gıda sistemlerine yönelik organik çözümler üretme amacıyla çalışmalar başlattı. 2000’li yıllar IFOAM’ın raporlamaları çalışmalarına kattığı yıllar. 170’in üzerinde ülkeden organik üretim aktörlerinin verilerinin toplandığı, organik üretimin sorunlarının ve çözümlerinin tartışıldığı raporlar sunulmaya başlandı.

Dünyada bir ilk olan “Organik Tohum Konferansı” FAO işbirliği ile organize edildi. Konferansın organik tedarik zincirinin aktörlerini bir araya getiren çizgisi, organik tarım alanında yapılan çalışmalara artı değer kattı. IFOAM’ın organik tarım tanımı (Toprakların, ekosistemlerin ve insanların sağlığını sürdüren üretim sistemi), 2008 yılında gerçekleştirilen 16. Dünya Organik Kongresi’nde kabul gördü ve bu tanım, 2009 yılında Birleşmiş Milletler tarafından da tanındı.

Organik 3.0 vizyonu (Organik tarımı ana akım haline getirerek gezegenin çoklu sorunlarına çözüm arayışında organik üretimden yararlanma), IFOAM Genel Kurulu tarafından 2017’de kabul edildi. IFOAM’ın yakın zamanda gerçekleştirdiği 20. Dünya Organik Kongresi, Eylül 2021’de, Fransa’da düzenlenmişti. Dijital platform sayesinde konferansları uzaktan izlemek de mümkün olabilmişti.

Bugün IFOAM’ın, yaklaşık 100 ülkeden 700’den fazla üyesi ve 3,1 milyonu aşan organik çiftçi ağı var. 72,3 milyon hektar organik tarım arazisinde faaliyetlerini sürdüren IFOAM, 50. yaşını kutladığı 2022 yılında, organik tarımın insanlara ve gezegene getirdiği faydalar hakkında farkındalık amacıyla #YearofOrganics (#OrganikYılı) hashtag’i ile bir kampanya başlattı.

Kaynak: https://www.ekoiq.com/wp-content/uploads/2022/05/ekoiqsayi99.pdf



Proje Yönlendirme Toplantısı

Yönlendirme toplantısında Prof. Dr. Musa Genç ile Türkiye'de Eko Turizm/ekoköy rotaları ve uluslararası anlamda ki çalışmaları inceleyerek bundan sonra projede yapılacak faaliyetler üzerine istişare yapıldı. Amerika’da bulunan Ithaca Ekoköyü, İskoçya’daki Findhorn Ekoköyü ve Almanya’daki Oekodorf Sieben Linden Ekoköyü bulunduğu hatırlatıldı. Diğer yandan Kuyucak Lavantaköyü, Birgi, Nazarköy, Cumalıkızık, Güneşköy, Demirci- Karaoklar gibi yerlerin proje hedef kitlesi ile ziyaret edilebileceği üzerinde duruldu. OGM tarafından altyapısı desteklenmesi muhtemel Ekoköy projesi konusunda istişareler yapıldı.

Prof. Dr. Fatih Satıl ve Prof. Dr. Gülendam Tümen bir şifa yolu rotasının hangi özelliklerde olması gerektiği konusunda fikirler paylaşıldı ve proje ilk dönemi yapılan faaliyetler değerlendirildi. Şifa Yolcuları Aromaterapi girişiminin adının ekoköy ile ilişkilendirilmesini gerektiği üzerinde duruldu. Bundan sonra yapılacak girişim konusunda istişareler yapıldı. 

Dr. Öğr. Gör. Gülay Çoksarı ile Ankara'da tıbbi ve romantik bitkiler konusundaki ihtiyaç, biyoterapik ürün geliştirmek ve bundan sonra yapılacak “İleri Seviye Tıbbi ve Aromatik Bitkileri Kıymetlendirme Atölyesi” konusunda istişare yapıldı.



Dört Daha İyi (4BETTERS) İçin Projemiz İlerliyor.

 Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü FAO 'nun çalışmalarının merkezinde 4DAHAİYİ (#4Betters) yer alıyor.

Herkes için sürdürülebilir ve gıda güvenli bir dünya mümkündür. Şifa Yolu Projesi kapsamında Ekoturizm ve Aromatik bitki eğitim ve atölyeleri ile doğal yaşam üreticileriyle beraberdik. Ekoturizm konusunda analizler yaptık ve altyapı projesini hazırlamaya başladık.

Başkent #Ankara merkeze en yakın #ŞifaYolu ekoturizm rotası dirençli bir gıda üretim destinasyonu olarak hazırlanıyor. Unutmayın gezegenimizi geleceğe hazır hale getirmek için;

- daha iyi üretim (#betterproductıon),

- daha iyi beslenme (#betternutrition),

- daha iyi çevre (#betterenvironment),

- daha iyi yaşama (#betterlife) ihtiyacımız var.

Birlikte çalışırsak kimseyi geride bırakmadan herkes için sürdürülebilir ve gıda güvenli bir dünya mümkün. FAO'nun bundan sonra 10 yıllık ajandası projemizin sağlam temeller atılmasına öncülük ediyor. Bu çalışmayı inceleyen proje ekibine teşekkürler.


Link: https://www.fao.org/strategic-framework/en

#4Betters

#FoodSystems

#Agenda2030


#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm



Tabii Peynir Yapımı

Doğal peynir mayası elde etme usulleri makaleyi Tarım ve Orman Bakanlığı Dijital Kütüphanesinde bulabilirsiniz. İlk kez 1929 yılı Ankara basımı Ziraat Gazetesi'nin 2. cildinde, 20. sayısında yayımlanmıştır. 
(https://kutuphane.tarimorman.gov.tr/vufind/Record/1179834)

Kadim bilgileri, tarihin sayfalarından çalışmaları, çok çeşitli deneyim ve tecrübeleri bu kütüphaneden bulabilirsiniz.

Keyifli okumalar...

https://kutuphane.tarimorman.gov.tr sayfasını ve sosyal medya kanalarını takip edebilirsiniz.

@dijitaltarimkutuphanesi 

Doğal (Tabii) Peynir Mayasının Yapılma Tarzı

Gerek yerli ve gerekse ecnebi peynirlerin kaffesi peynir mayası vasıtası ile yapılır. Her ne kadar bu mayadan gayri diğer bir takım nebatat usareleri bu işi yaparlarsa da sanayide kullanılanlar hayvanlardan istihsal edilmiş olanlardır. Nebatat meyanında bilhassa mürekkebe fasilesine ait devedikeni, enginar ile diğer fasilelere mensup olanlar vardır. Eski Romalılar taze sağılmış vücut sıcaklığında olan bir sütü, incir dalları ile kırıştırmak suretiyle pıhtılaştırırlardı. Fakat nebatattan elde edilen mayalar, lâzım gelen evsafta olmadıklarından dolayı bu gün hayvani mayalar tercih edilmektedir.

Hayvani mayalar bilhassa memeli hayvanların midelerinde bulunur. Fakat bundan mada mayaya hiç süt ile beslenmeyen kuş ve hatta balıkların bile cihazı hazmilerinde tesadüf edilir. Memeli hayvanlar arasında henüz süt emmekte olan 2-3 haftalık kuzu ve buzağılardan ziyade tercih olunur. Bunların mideleri dört parçadan müteşekkil olduğundan, ancak kitna peynir mayası istihsaline yarar Her ne kadar memleketimizin bir çok yerle- rinde kuzu ve buzağıların hatta oğlakların kitnaları bu maksat için kullanılmakta ise de, her halde bilgisizlik ve diğer amiller yüzünden elde edilen mayalar çok fena tabiattadırlar. Çünkü mayanın istihzarı oldukça güç bir iştir. Maya ile beraber süte ve dolayısı ile peynire çok muzır olan bir sürü mikropları intikal ettirmekte kabildir.

Maya hazırlanması için kaydedildiği veçhile henüz süt emmekte olan 2-3 haftalık bilhassa hastalıksız sağlam zebhi müteakip kitnaları ayrılır. Bağırsakların nihayet bulan bir ucu bir el ile tutulur. Diğer el ile de haricen iyice sıyırmak sureti ile içindekiler dışarıya çıkartılır. Sonra kitnanın dış kısmı, soğuk su ile yıkanarak kan ve yağ habbeciklerinden temizlenir; içi ise kat'iyen su ile yıkanmaz. Zira su ile beraber bütün peynir mayası zayi edilmiş olur. Bunun gibide yine bunların temizlenmesi için bazı kimselerin yaptığı gibi uzun müddet su içerisinde bulundurulmaları caiz değildir. Bunu müteakip kalın ucu yani hafta müntehi olan kısım bir ip ile düğümlenir, diğer ucuna da bir boru geçirtilerek üflenir ve tulum gibi şişirtilerek bağlanır. Dış kısım tekrar soğuk su ile yıkanır, kendi kendine süzülüp kurumak üzere bir tarafa bırakılır:

Badehu küf ve saireden korumak için üzerlerine azıcık asit borik serpilir ve karanlık denilebilecek kadar ziyasız ve fakat havadar kuru bir yerde birbirleri üzerine istif edilmemek şartı ile asılır. Güneş peynir mayasını bozduğundan dolayı şişirilmiş olan kıtaları hiç bir zaman güneşli bir yere asmamalıdır. Havadar, temiz ve kuru olan çatı altları bunlar için en muvafık olan yerlerdir. Fakat bunlara bir sürü haşarat ile beraber sıçanlar da arız olurlar. İşte asit borik hem küflerin teşekkülüne ve hem de bunların azarına mazi olur. Bilhassa kıtanın hafta müntehi olan ucunun asit borik ile iyice sıvanmış olması lâzımdır

Bu halde saklandıktan sonra kullanılmağa başlanır. Maya istihzarında çok taze olan kıtnaların istimali doğru değildir. Çünkü bunlar çok lüzuci bir maya usaresi verirler. Eski olanlar ise kuvvetlerinden bir hayli kaybetmiş olmaları hasebi ile muvafık değildirler.

İyi bir maya istihsaline elverişli olan kıtnalar; orta büyüklükte açık sarı renkte, haricen düz, donuk parlak manzarada ve dahilen ise fazla ihtivalı, kan ve yem pisliklerinden muarra olanlardır. Küflenmiş, başka renkler peyda etmiş, kokuşmuş olanların kat'iyen kullanılmamaları lâzımdır. Bilhassa kırmızı lekeliler ishale tutulmuş hayvanlara ait bulunduklarından, istimale elverişli değildirler.

Kitnalar 2-3 ay kuruduktan sonra içlerin- den maksada muvafık olanlar seçilir, toz ve topraklarından temizlenmek üzere dış taraflar iyice yıkanır, tekrar kurumak için bir ta- rafa süzülmeğe bırakılır, badehu iki uçları kesilip atılır. Bunları atmaktan maksat süte zararlı bakterilerin mümkün mertebede az geçmesini temindir. Zira bu uçlarda bilhassa muzır olanlar fazla bulunur. Bunu müteakip birbirleri üzerine haçvari dizilir ve yumak şeklinde bükülerek bağlanır. Lüzumu oldukça bıçakla kıyılarak kullanılır. Bu usulden mada kitnalar bir de şu suretle hazırlanır:

Takriben bir düzine kadar istenilen vasıfta kitna alınıp tarif olunduğu veçhile temizlendikten sonra tütün gibi ince kıyılarak temiz bir porselen veya içi sırlı çömlek kaba konur. Üzerine 30 gram kadar tuz ile 1 gr. safran çiçeği bir az güherçile ile 100 gr. berrak ve az ekşimtırak peynir suyundan katılır. İyice karıştırılır. 100 litre süte bu suretle hazırlanmış 2-3 gr. kadar kitna kifayet ettiğinden kap muhteviyatı bir terazi vasıtası ile 20-30 gram ağırlığında parçaları ayrılır ve yuvarlak bir hale getirilerek mutedil ve fakat kuru bir sıcaklıkta kurutulur. Bazı yerlerde ise bunlar ocakların içerisine asılmış çıtaların üzerinde bulundurularak dumanla kurumağa bırakılır. Kurumuş yuvarlaklar havadar kuru bir yerde saklanır. Safranın konulması peynir kütlesine bir renk vermek içindir. Miktarı kışın bir az daha fazla olmalıdır.

Kurutulmuş olan kıtnalar doğrudan doğruya süte atılmaz, onlardan dört türlü peynir mayası yapılır:

1 Tabii maya (az dayanıklı)

2- Maya hulasası veya mayi maya (saklanması kabil, evvelkine nazaran daha dayanıklı, şişelerde satılır)

3 Toz maya (fazla dayanıklı, teneke kutularda satılır)

4- Maya tabletleri

Bu dört türlü peynir mayası arasında birincisinden gayri olanların inalleri bir fabrika işi olduğundan zikirlerinden sarfı nazar edilmiş ve ancak ehemmiyetine binaen tabii mayanın ne suretle yapılması lazım geldiğinin izahına çalışılmıştır:

Tabii maya Avrupa'da bilhassa Emental peynirleri için kullanılır. Bu tarzdaki mayanın bizim Kars ve civarında yapılmakta olan Graviyer peynirlerimiz için çok muvafık olacağı aşikar olmakla beraber kaşarlarımız içinde iyi neticeler verir ümidindeyiz. Zira tabii maya, sütü pıhtılaştıran Chymosin" enzimini ihtiva etmekle beraber, peynirlerin kemale gelmesinde büyük bir rol oynayan mühim ve faydalı bazı bakterileri de havidir. Fakat mayanın hazırlanmasında lazım gelen şartlara dikkat edilmeyecek olursa süte aynı zamanda bir sürü muzır bakteriler geçmiş bulunacağından, çok fena bir mahsul elde edilir. Bu iti- barla iyi bir surette yapılamayacaksa, bunun yerine satılmakta olan mayi veya toz mayaların kullanılması her halde daha çok muvafıktır. Tabii maya yapmak için önceden hazırlanmış yani muvafık bir surette kurutulmuş kitnalar alınır. Dış taraflarında bulunan toz gibi pisliklerinden temizlenmek üzere su ile çalkalanıp tekrar kurumağa bırakılır. Bundan sonra peynir yapılacak sütün miktarına göre 100 litre süte 20-30 gram kuru kitna kesilip, temiz, içi sırlı, porselen çömleklerin içerisine konur ve üzerine 10-20 gram kitnaya takriben 3 litre isabet edecek kadar 35 derece sıcak- likta peynir suyu katılır. Şayet peynir suyu bulunmaz veya bunda ir bozukluk olursa o zaman bunun yerine % 3 nispetinde tuzlu su konur. Fakat bu su ancak büyük bir zaruret karşısında kullanılır. Peynir suyunun taze ve bir az sirke ilavesiyle kaynatılmış süzülerek berrak bir hale ürettirilmiş olması lazımdır Zira peynir suyunda hamıziyetin bulunması iyidir. Bu sayede maya ilk önce kalevi mu- hitte yaşayanların yerine faydalı olan hamızı leben bakterileri çoğalırlar; Kalevi muhitte yaşayanlar ise ekseriyetle muzır olanlardır. Badehu porselen kap sıcaklığı değişmeyen bir yere konur ve orada vasati 30 saat kadar 28-32 derecede bırakılır. Sıcaklığın sabit olması maya istihzarı da çok büyük rol oynar. Çünkü muayyen bakteri nevileri için muayyen Sıcaklık dereceleri vardır. Mesela cihazı haz- mi bakterilerinden olup hayvan pisliği vasıtası ile süte geçen ve peynirlerin kabarıp şişmelerine, delik, deşik olmalarına sebebiyet veren Koli bakterileri 37-40 derecede, halbuki diğer bazı hamızı leben bakterileri ise 30 derecede iyi bir surette çoğalırlar. Tabii mayada bu her iki neviden pek çok vardır. Hele Koliler cihazı hazini bakterilerinden olduklarından ziyadesiyle mevcutturlar. O halde sıcaklığın 30 derecede sabit durması bunların faaliyetlerine meydan vermeyeceğinden mayada adetleri gittikçe azalır. Fakat sıcaklığın çoğalması gibi haddinden fazla azalması da doğru değildir. Çünkü müfit olan hamızı leben bakterileri ezcümle (Strektobacterium casei) lazım olduğu veçhile çoğalamazlar.

Sıcaklığı sabit tutulmak için hususi bir takım aletler icat olunmuştur. Meselâ bunlar- dan biri su suretledir;

Alet çifte cidarlı büyük tahta bir dolap- tan ibaret olup, alt tarafında kapalı büyük bir su hazinesi ve bunun üzerinde maya kaplarını koymağa mahsus bir iskara vardır. En üst kısmında müteaddit hava delikleri ile sıcaklığı gösterici bir termometre bulunur. Bununla çalışmak için su hazinesine bir huni vasıtası ile mevsime göre 50-60 derece sıcaklıkta bir su koyuvermek kâfidir. Maya kapları 2-3 saat zarfında 30-32 derecei hararette bulunur ve dolapta sıcaklık ertesi güne kadar 28 ze düşer. Ancak dolabın mümkün mertebede sıcaklığı değişmeyen bir yerde bulunması lazımdır. Soğuk veya sıcak hava cereyanları altında olan yerlerde harareti sabit tutmamın imkanı yoktur.

Maya kaplarını ilk günü 2-3 ve peynir suyu yerine tuzlu su konmuş ise 6-8 defa karıştırmalıdır. Üzerlerinde 24 saat sonra gittikçe kalınlaşan beyaz bir tabaka zar hasıl olur. Bu Mykodermalardan ibaret olup mayiin içerisine havanın girmesini men eder. Bu sayede havadar bir muhitte yaşayan muzır bakteriler ölürler. Halbuki müfit olanlar havasız yerde yaşadıklarından daha iyi faaliyette bulunurlar.

Müfit olan bakterilerden çubuk şeklindeki " hamizi leben bakterileri zamanla tevlit ettikleri hamziyetle peynirlerde şişkinlik ve kabartılar yapan bakterilerin aleyhine çalışırlar. Bu itibarla kapta hamiziyetin tahassulu istenir bir şeydir. Fakat bununda muayyen bir hududu geçmemesi icap eder. Ezcümle 30 saat nihayetinde 40-50 Soksilet Henke! hamıziyet derecesinin bulunması kâfidir.

Bu 30 saatlik müddetin hitamında bir diğer temiz kap alınır, üzerine bir süzgeç konur ve birinci kabın muhteviyatı iyice süzülerek ikinci kaba boşaltılır. Bu esnada ekşimtırak bir kokunun hissedilmesi ve akan mayiin berrak olması lazımdır. Mezkar mayi fazla ihtimara duçar olmamak için derhal soğuk bir yere götürülür ve sütler mayalanıncaya kadar orada saklanır. Bu gibi tabii mayaların umumiyetle kuvvetleri 1: 1200 dir. Yani bu tabi mayanın bir litresi 35 derece sıcaklıkta bulunan 1200 litre sütü 40 dakika zarfında pıhtılaştırır.

Tabii maya ile peynire bir hayli bakteri geçmiş olur. 1 cin 3 taze bir sütte takriben 60000 kadar bakteri varken, tabii mayanın o kadarında 150.000.000 vardır. Bu sebepten bu vasıta ile süte peynirlerin ihtimarında büyük rol oynayacak dehşetli bakteri ika edilmiş olunur. Fakat maya istihzarında lazım gelen şerait temin edilmeyecekse bu sayede süte çok muzır bakterilerde geçmiş olacağından bu gibi ahvalde hepsinden iyisi fenni mayalar kullanmalıdır. Hatalı tabii mayalar şu suretle tefrik olunurlar:

1- Fazla hamizi maya: hamıziyet derecesi umumiyetle 60 Soksilet Henke! derecesinden çok olup, mayiin sathında mykodermadan ibaret beyaz bir zar tabakası yoktur. Bu türlü maya sütü çabuk pıhtılaştırırsa da peynirin suyunu vermesine mani olur. Bu sebepten peynirler yazın çabuk kabarır, şişer ve çatlarlar.

2- Az hamizi maya: hamızı leben bakterilerinin çoğalamamalarından ileri gelir. Sıcaklık fazla olacak olursa bunların yerine Koliler tekessür eder ve ilerde peynirlerin vasıfları bozulur.

3- Kabaran maya: kitna parçalarının peynir suyunun üzerine çıkması ve aynı zamanda da gaz habbeciklerinin görünmesi ile belli olur. Bu hal Kolilerin pek fazla çoğalmasından ileri gelir. Bu türlü maya çok fena korkar, bulanık bir manzara arz eder. Bunun katiyen kullanılması lazımdır.

4- İplik gibi maya: bu da luzuciyet husule getiren bakterilerin bulunmasından veya hamızı leben bakterilerinin zamanla bu hassayı iktisap etmelerinden ileri gelir. Bu türlü maya ile yapılan peynirlerde peynir suyu kolaylıkla çıkmaz, çatlaklar peyda olur.

Kabaran ve iplik gibi maya husulünde kapların kaynar sodalı su ile iyice yıkanmış olmaları ve hatta ateş üzerinde kızgın bir ha le gelinceye kadar bulundurularak taksim edilmeleri ve yeniden taze peynir suyu kullanılması lazımdır.

Maya kaplarına katılacak peynir suyunun diğer günlere saklamak için tabii mayanın bir kısmına evvelce kayıt olunduğu veçhile berraklaştırılmış 50-55 derece sıcaklıkta 5-10 kısım peynir suyundan konur. Heyeti umumiyesi 24 saat zarfında sıcaklığı 30 dereceden aşağı düşmeyen bir yerde bulundurulur. Sonra bundan münasip miktarda alınarak kuru kitnalara katılır.







Türkiye’de Arazi Sahibi Olmanın Yolları

Türkiye'de araziler tarım Orman ve hazine Milli Emlak arazi olarak 3 sınıf bulunmaktadır. Buna ilaveten tescil harici ve mücavir alan olarak nitelendirilen alanlarda olabilmektedir. Ama genel olarak parsel sorgudan incelenebilen bir arazi modeli bulunmaktadır. Parsel sorgularını incelediğinizde üzerine bir arazi yoksa şu 3 şekilde arazi edinebilme hakkınız bulunmaktadır. Fakat her biri için farklı şartlar olduğunu unutmayalım.


1- Tarım arazisi temini

Devletin 2005 Yılında Yürürlüğe Koyduğu ve Dönem Dönem Güncellenen Teşvik Bölgesinde Kalan İller Var. Bu İllerin Güncel Listesini Tarım ve Orman Bakanlığı Sitesinden Edinebilirsiniz.

İşe İlk Olarak ÇKS (Çiftçi Kayıt Sistemi)’ye E-Devlet Üzerinden Müracaat Etmelisiniz. Çifti Kayıt Belgesi Almanız Gerekiyor. Bu Belgeyi Almak Çok Kolay Diyebilirim. Yine Gerekli Belgeleri  Tarım ve Orman Bakanlığı Sitesinden Edinebilirsiniz.

Belgeyi Teşvik Verilen İllerin Bünyesinden Yapmanız Faydanıza Olacaktır. Akabinde Tarım ve Orman Bakanlığı Bünyesinde Bulunan “Arazi Edindirme ve Değerleme Başkanlığı'na Müracaat Edeceksiniz. Arazi Edindirme Programına Dahil Olacaksınız.





















Bir Süre Sonra Size Devlet Tarafından Arazi Tahsis Edileceği Gibi, Gübre ve Diğer Destekleri de Alacaksınız. Programın Asıl Amacı, Kendi Ekilebilir Arazi Dekarınızı Artırabileceğiniz, Satın Alabileceğiniz Verimlilikte Üretim Yapıp Para Kazanmanız. İşte Burada Sabır ve Azim Konusudur.

Özetle; Arazi Edindirme Programının Amacı, Nitelikli Çiftçi Yetiştirmektir. Sabırlı ve Özverili Bir Yolculuğun Sonucunda Yüzlerce Dönüm Arazinin Sahibi Olabilirsiniz.

2- Milli Emlak arazisi temini

Hazine arazileri dönem dönem Milli Emlak Genel Müdürlüğü sayfasından ilan edilerek ihaleye çıkılmaktadır. En az 30 yıllık süreler ile araziler kiralanabilmekte ve tarımsal üretim ve imkan verilmektedir. Oldukça cüzi rakamlar ile kiralanabilen araziler için hemen listeye bakabilirsiniz.

3- orman arazisinden tahsis alma...

Bilindiği gibi Türkiye'de ormanların %99'u devletindir ve devlet adına Orman Genel Müdürlüğü tapulu malıdır. Orman Genel Müdürlüğü tarafından yılın iki döneminde yani Nisan Ekim aylarında tıbbi ve aromatik bitkiler yetiştirilmeye yönelik yönetmenliklere uygun olarak tahsis verilebilmektedir.

Tıbbi ve aromatik bitki yetiştirmek için Orman arazilerinden OT vasıflı (yani üzerinde ağaç olmayan arazi demek) araziler temin edilerek ekim dikim çalışmaları yapılabilir. Yine cüzi bir rakam ile bedeller bulunmaktadır. Bu arazileri temin için en yakın özel bürosu olan orman mühendisi yani özel çalışan orman mühendislerinden bilgi alınabilir ve proje başvurusu onların onayı imzası ile yapılabilir.

Çiftçilik geleceğin altın mesleğidir.

Çay ile stresi yenmek ve sakinleşmek

Sıcak bir fincan çayı yudumlama eylemi kendi içinde rahatlatıcıdır, ancak fincanınızdaki çay yaprakları, fizyolojik açıdan da stres seviyeleriniz üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir.

Bir çalışmada, araştırmacılar iki gruptaki kortizol düzeylerini takip ettiler. Altı hafta boyunca bir gruba günde dört kez siyah çay içirdiler. Diğer grup plasebo içti. Her iki grup daha sonra nasıl tepki verdiklerini görmek için bilerek stresli olaylara maruz bırakıldı.

Altı haftalık süreden sonra çay içme grubu plasebo grubuna göre daha düşük kortizol seviyeleri gösterdi. Çay içenler de stresten daha çabuk iyileşebildiler. Yeşil çaya bakan bir başka çalışma da benzer sonuçlar verdi.

Ancak faydalı olabilecek sadece çay yaprakları değil. Birçok çay, aynı zamanda stres giderici özelliklere sahip olduğu gösterilen lavanta veya papatya gibi otlar ile yapılır. Stres seviyenizi düşürmeye yardımcı olacak bir bitkisel çay arıyorsanız, bazı iyi seçenekler şunlardır:

  • Nane
  • Papatya
  • Lavanta
  • Limon otu
  • Ginseng
  • Zerdeçal


Aromaterapide stresi yenme ve sakinleşme

Burnunuzdan beyninize giden koku siniri, elbette size koku duyunuzu verir, ancak parasempatik sinir sistemini düzenlemede de rol oynar. Bu sinir, aynı zamanda beyninize limbik sistemi ve amigdalayı (duygularınızı, hafızanızı ve ruh halinizi belirleyen bölümler) etkileyen sinyaller gönderir.

Aromaterapinin temeli olan esansiyel yağlardaki bazı aktif bileşikler, koku alma sinirini sinyalleri kapatmak için tetikler, bu da beyinde vücudunuzun geri kalanına da uzanan sakinleştirici bir etki yaratır.

Lavanta esansiyel yağının özellikle ruh halini iyileştirdiği ve sinir sisteminizi sakinleştirmeye yardımcı olduğu bulunmuştur.

Stresle başa çıkmak için kullanabileceğiniz diğer esansiyel yağlardan bazıları şöyle:

  • Ylang ylang
  • Limon
  • Misk adaçayı
  • Bergamot
  • Papatya
  • Yasemin
  • Fesleğen
Hem buhurdanlık ve hem uçucu yağlarla size destek olur.


SİVİL SESLER FESTİVALİNE KATILIM SAĞLADIK

TED Üniversitesinde Sivil Sesler festivalinin festival mottosu “Mademki değişim istiyoruz o zaman güçlü olmalıyız” oldu. Festivale standımızda yer alan Doğal Yaşam etiketleriyle katıldık. 300 kişiye ulaşma ve yeni kitlelere sesimizi duyurma imkanı oluştu.

Festivale başvuran ve katılan sivil toplum örgütlerinin yüzde 70’i Sivil Sesler Festivali’ne ilk kez  katılmış. Bu rakam bizim için çok mutluluk verici… Festivali 800’ü aşkın kişi ziyaret ederken, festivalde 53 etkinlik düzenlenmiş ve 140 stantta sivil toplum örgütleri çalışmalarını anlatma imkanı bulmuş. Bu sayılar da bizce şahane… 

Peki, sayıları biraz  geride bırakırsak, biz neler hatırlıyoruz? Bize sorarsanız çok “cümbüşlü” bir hava vardı, sağ olsun Ankara şahane bir hava ile iki günümüze eşlik etti. Sonra uzun zaman ardından görüşen dostların sarılmaları, neşeyle havada asılı duran kahkahaları vardı. İlk kez tanışan kişilerin birbirlerine merakla sorduğu sorular, aynı kentten gelen ama birbirini tanımayan kişilerin yeni hayaller için kafa kafaya vermesi vardı. Ama en önemlisi yan yana olduğumuzu bilmenin, birlikte “yalnız” olmadığımızı bilmenin keyfi, neşesi, haklı gururu ve mutluluğu vardı. 

Paydaşlarımızla konuştuğumuz, çalışmalarımızı ve etkimizi nasıl daha genişletebileceğimize dair kafa yorduğumuz buluşmayı da anmadan geçmeyelim. Aldığımız katkılarla önümüzdeki süreçte daha iyiyi, daha güzeli birlikte öreceğiz, inanıyoruz. 

***

Festivalden Geride Ne Kaldı?

Gülen yüzler, iyi ki yan yana geldik diyen sesler, tanıştığımız yeni yüzler, meraklandığımız işler bu iki günden bize geriye kalan oldu. Bununla birlikte süreçte dostlarımızdan aldığımız destekle ne kadar çok yol aldığımız ve daha ne  kadar çok yol almamız gerektiği, daha farklı temaslarla daha sık bir araya gelmemiz gerektiği de geriye kalanlardan. 

Çevreyi gözeten, mümkün olduğunca atıksız bir etkinlik için hepimizin dahil olduğu bir yöntem bulmamızın gerekli olduğu, meseleleri alıştığımız araçlarla değil de daha farklı yollarla konuşmamız gerektiği de aklımıza yazdıklarımızdan. Doğal Yaşamın şifrelerini daha çok konuşmalıyız.

Bu festivalde elde olmayan sebeplerden dolayı konserleri ikinci gün planlamak durumunda kalsak da, sonraki festivallerde konserleri mutlaka ilk güne almamız gerektiği de öğrendiklerimizden. 

***

Bir sonraki festival için notlarımızı aldık, hepimiz için keyifli, hepimizin kapsandığı ve “daha iyi” bir başka festival için siz de bize yazmak isterseniz biz buradayız, seve seve sizi dinleriz. 

***

ve Elbette Teşekkürler!

Bu festivalin arkasında çok kişinin emeği, çok kişinin katkısı var. O yüzden teşekkür bölümü  olmadan bülteni bitirmeyelim. 

İlk olarak bu festivalin gerçekleşmesini sağlayan Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’na, festival sürecinde organizasyonu birlikte yürüttüğümüz dostlarımız Bee Company ve Egem Turizm’e, mekan desteği konusunda TED Üniversitesi’ne, festival danışma kurullarımıza, gönüllülerimize ve elbette sizlere çok teşekkür ederiz. İyi ki geldiniz, iyi ki ses verdiniz! Seslerimizin birbirinde çoğalacağı başka festivallerde, etkinliklerde buluşmak üzere.



Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Eğitimi Başladı

 Tıbbi ve aromatik bitkiler yetiştiriciliği eğitimi ilk gün tamamlandı.

Derslerin açılış konuşmasını yapan Proje Koordinatör Y. Mustafa ÇETİN; "Yaptığımız alan taramasından sonra köylerde yetiştiriciliğe yönelik güzel bir içerik oluşturduk. Hem teorik ve hem pratik bilgiler içerecek. Daha sonra uygulamalarda yapacağız." dedi. Ev sahibi köylülere teşekkür ederek proje hakkında kısa bilgi verdi.

TAB Yetiştiriciliği Eğitimleri Dr. Öğ. Üy. Gülay Çoksarı tarafından yapılmıştır.

İlk derste...

Tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştirmeye yönelik genel bilgiler;

- fide& tohum, 

- ekim& dikim,

- toprak& arazi, 

- sulama& gübreleme ve 

- toplama& kurutma konularını işledik.

İkinci derste...

Yetiştiricilikte dikkat edilmesi gerekenleri tecrübeler ve köyün taleplerine göre konuştuk. Köyde yetişebilecek tıbbi ve aromatik bitkiler listesi üzerine istişare ettik. Tıbbi ve aromatik bitkileri ve tohumlarını tanımaya yönelik atölye çalışması yaptık. Tohumları üzerine istişareler yaptık.

Üçüncü derste...

Nane (Mentha) ve Ekinezya (Echinecea) bitkilerini işledik. Bu bitkilerin ayrı ayrı 

- Familyası, türleri ve melezleri,

- Bitkisel özellikleri,

- Ticari olarak kullanım alanları,

- Uçucu yağ bilgileri ve bileşenleri,

- Ekolojik istekleri,

- Sulama gübreleme bakım,

- Hasat ve kurutma konularını işledik.


Derslerimizin 2. gününde görüşmek üzere...


Uyarı: Tohum ekmek veya fidan dikmek için ikinci en iyi gün bugündür.


#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm











© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.