Ad

İşyerine yemek götürmenin 5 faydası

 Çalıştığınız iş yerine evde hazırladığınız yemekleri götürerek hem sağlıklı, hem çevre dostu hem de bütçe dostu bir alışkanlık edinebilirsiniz.

1 Daha sağlıklı ve daha besleyicidir

Kendi öğle yemeğinizi hazırladığınızda, yemeğinize tam olarak ne girdiğini, tam olarak kaç kalori yediğinizi ve en önemlisi hangi besinleri aldığınızı bilirsiniz.

2 Çevre dostudur

Gıda sektörü ve bu sektörün çevre üzerindeki etkisi malum. Öğle yemeğinde hazır yemek satın almak veya sipariş vermek, sandviç ambalajları, plastik çatal bıçaklar, teslimat poşetleri, menüler ve broşürlerden oluşan büyük miktarda tek kullanımlık plastik atık çıkmasına neden oluyor ve bu atıkların neredeyse tümü çöp sahalarında son buluyor. Özellikle yeniden kullanılabilir kaplar veya balmumu gıda ambalajı kullanıldığında, yemeği paketlemek çevre için çok daha sürdürülebilirdir.

 

3 Bütçe dostudur

Sürekli dışarıdan yemek sipariş etmek kesinlikle cüzdanınızı zorlayacaktır. Bir öğünlük menü ve paket servis ücreti, birkaç günlük paketli öğle yemeği için gereken malzeme ücretine denk gelebilir.

4 Bol çeşitdir

Yemek tarifi hesaplarında çok kullanılan malzemelerle hazırlanan onlarca farklı ve sağlıklı tarif bulabilirsiniz. Bolca tarif deneyip memnun kaldığınız tarifleri sevdikleriniz için de pişirebilirsiniz. Göreceli çeşit fazla olsa da kendi hazırladığınız menü besleyiciliği daha iyidir.

5 Atıksızdır

Akşam yemeğinden arta kalanları bayatlayıp atılana kadar buzdolabında bekletmek yerine işe götürerek gıda israfını azaltabilirsiniz!



Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu Yarım yüzyılı doldurdu.

Yarım yüzyıldır organik tarım üzerine bilimsel ve deneysel çalışmalar yapan IFOAM (Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu), bu yıl 50. yaşını kutluyor. IFOAM’ın kuruluşu 1972 yılına uzanıyor ve ilk adımlar, Fransa’nın Versay kentinde gerçekleştirilen bir toplantıda atılıyor.

IFOAM’ın uluslararası federasyona katılımı Lady Eve Balfour (İngiltere Toprak Derneği), Kjell Arman (İsveç Biyodinamik Derneği) ve Jerome Goldstein (ABD - Rodale Enstitüsü) gibi organik tarımın öncü isimlerinin daveti ile gerçekleşmiş.

IFOAM’ın organik tarım yolculuğu 1980’de ilerleme gösterdi ve sertifikasyon için kullanılabilen uluslararası geçerliliğe sahip ilk temel organik standartları belirlendi. 1992’de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’na katılarak organik tarım topluluğunu temsil etti. Gıda ve Tarım Organizasyonu (Food and Agriculture Organization - FAO) ile ilişkileri güçlenen IFOAM, organik ve agroekoloji sektöründe, gıda sistemlerine yönelik organik çözümler üretme amacıyla çalışmalar başlattı. 2000’li yıllar IFOAM’ın raporlamaları çalışmalarına kattığı yıllar. 170’in üzerinde ülkeden organik üretim aktörlerinin verilerinin toplandığı, organik üretimin sorunlarının ve çözümlerinin tartışıldığı raporlar sunulmaya başlandı.

Dünyada bir ilk olan “Organik Tohum Konferansı” FAO işbirliği ile organize edildi. Konferansın organik tedarik zincirinin aktörlerini bir araya getiren çizgisi, organik tarım alanında yapılan çalışmalara artı değer kattı. IFOAM’ın organik tarım tanımı (Toprakların, ekosistemlerin ve insanların sağlığını sürdüren üretim sistemi), 2008 yılında gerçekleştirilen 16. Dünya Organik Kongresi’nde kabul gördü ve bu tanım, 2009 yılında Birleşmiş Milletler tarafından da tanındı.

Organik 3.0 vizyonu (Organik tarımı ana akım haline getirerek gezegenin çoklu sorunlarına çözüm arayışında organik üretimden yararlanma), IFOAM Genel Kurulu tarafından 2017’de kabul edildi. IFOAM’ın yakın zamanda gerçekleştirdiği 20. Dünya Organik Kongresi, Eylül 2021’de, Fransa’da düzenlenmişti. Dijital platform sayesinde konferansları uzaktan izlemek de mümkün olabilmişti.

Bugün IFOAM’ın, yaklaşık 100 ülkeden 700’den fazla üyesi ve 3,1 milyonu aşan organik çiftçi ağı var. 72,3 milyon hektar organik tarım arazisinde faaliyetlerini sürdüren IFOAM, 50. yaşını kutladığı 2022 yılında, organik tarımın insanlara ve gezegene getirdiği faydalar hakkında farkındalık amacıyla #YearofOrganics (#OrganikYılı) hashtag’i ile bir kampanya başlattı.

Kaynak: https://www.ekoiq.com/wp-content/uploads/2022/05/ekoiqsayi99.pdf



Hacamatın bağışıklığı kuvvetlendirme amacıyla bazı faydaları

Hacamat, vücuttan kan alma yöntemi olarak tanımlanabilir ve bağışıklığı kuvvetlendirme amacıyla bazı faydaları şunlar olabilir:

  1. Kan dolaşımının artması: Hacamat sayesinde kan dolaşımı hızlandırılabilir, bu da bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olabilir.
  2. Toxit azaltma: Hacamat yoluyla vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olabilir, bu da bağışıklık sistemini daha etkili hale getirmeye yardımcı olabilir.
  3. Stres azaltma: Hacamat yapılan bölgelerde endorfin ve serotonin salgılanmasına neden olabilir, bu da stresi azaltmaya ve rahatlamaya yardımcı olabilir.
  4. Ağrı azaltma: Hacamat yapılan bölgelerde ağrı azaltılabilir, bu da bağışıklık sistemi üzerindeki negatif etkilerin azaltılmasına yardımcı olabilir.

Bunlar hacamatın bağışıklığı kuvvetlendirmek amacıyla potansiyel faydalarıdır. Ancak, bu faydalar konusunda yeterli kanıt bulunmamaktadır ve her kişinin bağışıklık sistemine etkisi farklı olabilir.



Hacamatın Faydaları

 Hacamat, Türkçedeki adıyla "kupa tedavisi" olarak adlandırılan bir tıbbi uygulamadır. Hacamat, hastalıklardan kurtulmak veya belirli hastalıklarda düzelme sağlamak için kullanılan koruyucu bir yöntemdir. Faydaları arasında:

  1. Vücuttaki toksin ve atık maddelerin atılması: Hacamat, vücuttaki toksin ve atık maddelerin atılmasını sağlar.
  2. Sinir sistemi ve depresyon: Hacamat, sinir sistemini güçlendirir ve depresyon belirtilerini azaltabilir.
  3. Baş ağrısı ve migren: Hacamat, baş ağrısı ve migren tedavisinde etkilidir.
  4. Kan dolaşımı: Hacamat, kan dolaşımını iyileştirerek vücudun güçlenmesine yardımcı olabilir.
  5. Ağrı kontrolü: Hacamat, belirli ağrıların kontrolüne yardımcı olabilir.
Bu faydaların tümü uygulamanın yapılış şekline, kişinin sağlık durumuna ve uygulamanın amacına göre değişebilir. 

Yapanın bu konuda riskleri bilmesi, sizi dinleyerek sakinleştirmesi, abdest gibi manevi konulara dikkat etmesi, kameri takvime göre ve muayyen günlere göre yapmasına dikkat ediniz.


Bitkiseli mi Hayvansalı mı?

Good Food Institute (GFI) Avrupa bilim ve teknoloji müdürü Seren Kell, “Geleneksel süt ürünleri üretimi bitki bazlı ürünlere göre yaklaşık üç kat daha fazla emisyona neden oluyor ve 2-20 kat daha fazla su kullanımını gerektiriyor” dedi.

Bitkisel ürünlerin içindeki aminoasit, vitamin ve antioksidan miktarı ile protein değerini artırmak için uğraşıyorlar.

Öte yandan bitki bazlı gıdaların daha düşük doymuş yağ oranına sahip olduğu da biliniyor. Yine bitkisel ürünlerin lif içeriğinin daha yüksek ve kardiyovasküler risk faktörlerinin daha düşük olduğu belirlendi. Çoğu bitkisel ürünün hayvansal ürünlere göre helal hassasiyetine daha uygun olduğu söylenebilir.

Daha detaylı araştırma:

https://www.foodnavigator.com/Article/2022/11/25/plant-based-researchers-query-category-s-sustainability-performance



Proje Yönlendirme Toplantısı

Yönlendirme toplantısında Prof. Dr. Musa Genç ile Türkiye'de Eko Turizm/ekoköy rotaları ve uluslararası anlamda ki çalışmaları inceleyerek bundan sonra projede yapılacak faaliyetler üzerine istişare yapıldı. Amerika’da bulunan Ithaca Ekoköyü, İskoçya’daki Findhorn Ekoköyü ve Almanya’daki Oekodorf Sieben Linden Ekoköyü bulunduğu hatırlatıldı. Diğer yandan Kuyucak Lavantaköyü, Birgi, Nazarköy, Cumalıkızık, Güneşköy, Demirci- Karaoklar gibi yerlerin proje hedef kitlesi ile ziyaret edilebileceği üzerinde duruldu. OGM tarafından altyapısı desteklenmesi muhtemel Ekoköy projesi konusunda istişareler yapıldı.

Prof. Dr. Fatih Satıl ve Prof. Dr. Gülendam Tümen bir şifa yolu rotasının hangi özelliklerde olması gerektiği konusunda fikirler paylaşıldı ve proje ilk dönemi yapılan faaliyetler değerlendirildi. Şifa Yolcuları Aromaterapi girişiminin adının ekoköy ile ilişkilendirilmesini gerektiği üzerinde duruldu. Bundan sonra yapılacak girişim konusunda istişareler yapıldı. 

Dr. Öğr. Gör. Gülay Çoksarı ile Ankara'da tıbbi ve romantik bitkiler konusundaki ihtiyaç, biyoterapik ürün geliştirmek ve bundan sonra yapılacak “İleri Seviye Tıbbi ve Aromatik Bitkileri Kıymetlendirme Atölyesi” konusunda istişare yapıldı.



Kışlık ve Doğa Dostu Cildinizi Besleyen Formüller

Havalar soğuyor ve iç mekanların havası gittikçe azalıyor bu kuru hava cildinizin matlaşmasına, kurumasına ve bazen de kaşıntıya sebep olabiliyor. Bu tür etkilere karşı vücudumuzun en önemli organı olan cildinizi korumak adına özel doğa dostu formüller vereceğiz.

  1. Ölü hücrelerin yenilenmesi için bir yemek kaşığı pancar suyuna 2 damla badem yağı ve 1 tatlı kaşığı bal ekleyip karıştırın karışımı yüzümüze sürelim. 15 dakika bekledikten sonra yüzümüzü temizleyelim.
  2.  Cildi beslemek ve parlaklığını kazandık kazandırmak için yarım havucun kabuklarını suyunu püre haline getirin. Bu karışıma bir tatlı kaşığı bal ekleyin oluşturduğunuz karışımı yüzünüze sürün 15 dakika sonra yüzünüzü temizleyebilirsiniz.
  3.  Aktif kömür sabunu ile vücudunuzu meydana gelen kaşıntı ve kızarıklıklar için bir duş alabilirsiniz.
  4.  Cildinizin parlaklığı için yarım portakal kabuğunu havanda dövün 1 tatlı kaşığı Hindistan cevizi yağı ile karıştırıp yüzünüze sürdükten 15 dakika sonra temizleyelim. Hem portakal kabuklarının değerlendirilmiş ve hem de cildinizin parlaklığını arttırmış olacaksınız.
  5.  Lavanta hidrosolü ya da gül hidrosolü ile vücudunuzu destekleyici çalışmalar yapılabilirsiniz.

Unutmayın kış vakti vücutta azalan sıvı yani su sebebiyle vücudumuz oldukça nem kaybetmektedir. Tıbbi ve aromatik yağlarla besleyin. En önemlisi bol bol su içmeyi unutmayın.




Beykoz Kent Tarımı Sempozyumu'ndan Kısa Kısa...

Beykoz Belediyesi tarafından organize edilen Beykoz Kent Tarımı Sempozyumuna katılım sağladık.

Sempozyumda oldukça zengin sunumlar yapıldı
"Politika önerileri hakkında ilk söylenebilecek şey: stratejik ve kapsamlı mekânsal planlama belgelerinin geliştirilmesidir."

"Gıda politikaları için dayanışma ve katılımcı organların oluşturularak, işbirliğinin sağlanması ve gıdaya bütüncül bir yaklaşımın ön plana alınması önemli bir adım olacaktır."

"Türkiye'de kentsel tarım açısından eksiklikler; mevzuatın olmaması, kentlerde yeterli alanların olmaması, yerel yönetimlerin kentsel tarıma yaklaşımı, kent çeperinde yer alan tarım arazilerinin kentleşme riskinin yüksekliği şeklinde sıralanabilir."

"Kadim tarımsal üretim faaliyetleri, endüstriyel tarım yöntemlerinin gelişmesi ile birlikte doğal sistem ve yöntemlerden uzaklaşmış, tarımsal kültür yerini tarımsal endüstriye bırakmıştır. Bu arayışlar çerçevesinde gelişen Agroekolojik Tarımsal Üretim Sistemleri ve Permakültür Felsefesi dünya çapında yoğun ilgi ve destek görmeye başlamıştır."

Permatürk Vakfının başkanı Taner Aksel sunumundan örnekler;
1- Tekirdağ Permakültür Agroekoloji Çiftliği
www.sihirlitohumlar.com,
2- Eyüpsultan Belediyesi Çiftliği
www.ekoyerleske.com,
3- Beykoz Belediyesi Ekolojik Park ve
Beykoz Permakürk Vakfı
www.permaturk.org
4- Permakamp kooperatifi
www.permakamp.com
5- İyi çiftlikler
www.yasamibesle.com
www.kokopellisehirde.com

Sunumlar youtube sayfasından izlenebilir; https://youtu.be/a6FpYjVtkrA

Makalenin tamamı için web sayfamıza davetlisiniz. www.beslersifa.com

#KentTarımı
#BeykozSempozyumu

#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa
#BeslerŞifaAtölyesi
#YeşilOrmanOkulu
#ŞifaYolcuları
#aromaterapi #fitoterapi
#ekoturizm



Dört Daha İyi (4BETTERS) İçin Projemiz İlerliyor.

 Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü FAO 'nun çalışmalarının merkezinde 4DAHAİYİ (#4Betters) yer alıyor.

Herkes için sürdürülebilir ve gıda güvenli bir dünya mümkündür. Şifa Yolu Projesi kapsamında Ekoturizm ve Aromatik bitki eğitim ve atölyeleri ile doğal yaşam üreticileriyle beraberdik. Ekoturizm konusunda analizler yaptık ve altyapı projesini hazırlamaya başladık.

Başkent #Ankara merkeze en yakın #ŞifaYolu ekoturizm rotası dirençli bir gıda üretim destinasyonu olarak hazırlanıyor. Unutmayın gezegenimizi geleceğe hazır hale getirmek için;

- daha iyi üretim (#betterproductıon),

- daha iyi beslenme (#betternutrition),

- daha iyi çevre (#betterenvironment),

- daha iyi yaşama (#betterlife) ihtiyacımız var.

Birlikte çalışırsak kimseyi geride bırakmadan herkes için sürdürülebilir ve gıda güvenli bir dünya mümkün. FAO'nun bundan sonra 10 yıllık ajandası projemizin sağlam temeller atılmasına öncülük ediyor. Bu çalışmayı inceleyen proje ekibine teşekkürler.


Link: https://www.fao.org/strategic-framework/en

#4Betters

#FoodSystems

#Agenda2030


#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm



DOĞAYA SEYAHAT İÇİN 8 ÖNERİ

Doğada vakit geçirmek ve ekoturizm faaliyetlerine dâhil olmanın sağlığa faydaları daha da fark ettik. Bağışıklığı kuvvetlendirmek için açık hava ve güneş ışığını doğrudan almak gerekiyor. Aslında doğa ve çevre hemen yanımızda…  Önce 8 önerimizi gözden geçirmelisiniz.

1 Kendinize bir bahçe veya yeşil alan oluşturun

Kendinize bahçe oluşturun deyince aklınıza gelen dönümlerce araziyi bir kenara bırakın. Güzel bir bahçeyi küçük bir balkonda, evin güneş gören bir penceresinde veya evin herhangi bir alanında yapabilirsiniz. Tek ihtiyaçları su, toprak ve gerekli miktarda güneş almak olsa da faydaları saymakla bitmiyor.  Ağzı geniş bir saksıda oluşturduğunuz masal bahçesi bile ya da teraryum bile işinizi görebilir.

2 Doğada vakit geçirmelik bir zaman belirleyin.

Dışarıda yürümek, öğle saatlerini parkta geçirmek veya açık pencereden kahve yudumlamak bile olsa, dışarıda geçirmek için günlük ya da haftalık zaman diminizi planlayın. Başlangıç için doğa ve çevre için önemli günlerden birini seçebilirsiniz. Dostları davet ederek bu takvimi kesinleştirmiş olabilirsiniz. Şehrin hala sessiz olduğu sabahları yürüyüşe çıkın, koşun ya da bisiklet sürün. Bu şekilde günün sessiz saatlerinde vaktini geçiren canlılarla tanışırken temiz ve serin havanın tadını çıkaracaksınız. Belkide şehir hayatında en çok doğa için biraz vakit vakfetmeliyiz.

 3 Açık havada yapabileceğiniz bir hobiniz ve etkinlikleriniz olsun

Bisiklete binmek, kaykay kaymak veya yürüyüş yapmak gibi açık havada yapabileceğiniz bir hobiniz olursa bu sizi doğal yaşama çok daha yaklaştırabilir. Ekoturizm ve agroturizm güzel bir başlangıç olabilir. Bunun için bazı kavramları bilmekte fayda var.

4 Yeşil alanlara bakın

Bölgenizdeki tüm parkları, yaylaları, ekoturizm güzergâhlarını, yürüyüş parkurlarını, eğlendinlen alanlarını, dağ geçitlerini, gölleri ve ormanları araştırın ve sırayla hepsini ziyaret etmeye çalışın. Muhtemelen daha önce hiç bilmediğiniz ve geri dönmek isteyeceğiniz yerleri keşfedeceksiniz.

5 Doğada seyahat için eğitim ve tecrübeler edinin

Doğada vakit geçirmenin en önemli zorluğu riskleri göze almaktır. Acil yardım ve yürüyüş tekniklerini öğrendiğiniz sürece riskleri göze almak kolaylaşacaktır.

6 Evinizde odalardan yada balkon en az birinin penceresi doğaya dönük olsun

Eğer taşınıyorsanız en azından odalardan birinin yeşil veya deniz gören bir oda olmasına özen gösterin. Eğer bu şekilde bir odanız olursa bu alanda gün içinde evdeyken bile doğayla bağınızı koruyabilirsiniz.

7 Öğünlerinizi yeşil alanlara saklayın

Bunu yaz ayları boyunca ben de mümkün olduğu kadar yapmaya çalışıyorum, bir kutunun içinde akşam yemeğini paketliyorum ve yakınlarımla bir parka, sahile veya yeşillik alana gidip yanımda yemek götürüyorum. doğada yemek bir başka olduğunu söyleyelim. Doğal üreticilerle bir hasat mevsiminde buluşmalıyız.

8 Türleri tanımlamayı öğrenin ve doğa kültürü edinin

Çiçeklerin, bitkilerin, ağaçların ve kuşların adlarını öğrenmeye dikkat edin ve bu sayede daha önce farketmemiş olabileceğiniz bir dünyayı tanımaya başlayın. Onları görmenin ve keyifli bir vakit geçirmek için türleri tanıyalım. Doğadaki kavramları ve terimleri öğrenmek bakış açınızı geliştirecektir.

Pek yakında Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında “Doğaya Seyahat Eğitimleri” başlayacaktır.



© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.