Ad

Besler Şifa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Besler Şifa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Havalar soğurken bünyeyi kışa hazırlamak

Mümkünse güneşe çıkın yoksa D vitaminini besinler tüketin. Süt, süt ürünleri, balık, yumurtanın sarısı, mantar, maydanoz gibi içinde D vitamini bulunan besinler yemek vücuda kışa hazırlayan en akıllıca besinlerdir.

Havalar giderek soğurken karın ağrısı kabızlık ve ishal gibi şikayetler artmaya başlar. Bu şikayetlerin sebebi soğuk yiyecek ve içecekler tüketmeye devam etmek olabilir. Bunun yerine sıcacık çorbalar ve üzerine karabiber, sarımsak, pul biber gibi baharatlar ilave edilebilir. Sofrada turşu ve limon ihmal edilmemelidir. Böylece bağışıklık sistemi güçlendirilir.

Vücudu sıcak tutan kremler ve iltihaplanmayı engelleyen sirke ve üst solunum enfeksiyonları'na karşı udihindi yağı muhakkak evde bulundurulmalıdır.

Zararlı maddeleri ve mikroorganizmaları atılması amacıyla böğürtlen, çilek, siyah kuş üzümü ve kakao tüketilebilir. Bunun yanında güçlü bir antibiyotik olan sarımsak faydalı gelir.

Günlük enerji ihtiyacını ve başlık sistemini güçlendirmek için uyandıktan sonra 1 saat içinde kahvaltı yapmak gerekir

Bağışıklık sistemini güçlendirmek için zerdeçal bal tercih edilir. Diğer yandan yoğurt, çorba gibi yiyeceklere katılabilir.

Mutlaka içilmesi gereken ekinezya çayı virüsleri ve bakterileri yok eden bağışıklık sistemini hücrelerinin gücünü arttırır.



Bu yazıyı insan ve hayat dergisinin Eylül 2020 (127) sayıdan derlenerek hazırlanmıştır.

Yağmura Dair

Canlılık için nefes almak kadar elzemdir. Tatlı sular, yer altı kaynakları, ihtiyacımızı karşılasa da devamlılıkları için yaya gereklidir. Bu yağışlar farklı şekilde olur. Yüksek ve soğuk yerlerde kar olarak düşer, yazdığı yeri ipeğimsi bembeyaz bir örtüyle kapatır, sıcak yaz günleri için açık hava su deposu vazifesi görür, Bazen de ani sıcaklık değişimleri ile dolu olarak yağar. Ancak dünyanın hemen hemen büyük çoğunluğunda yağışlar, yağmur olarak düşer. Onun içindir ki yağmur yerine çoğu zaman yağış tabiri kullanılır.

Peki, bu yağışlar nasıl oluşur?

Cenab-ı Hakk’ın dilemesi ile meydana gelen yağmur için bazı maddi sebepler gereklidir. Yeryüzünde yükselen nemli sıcak hava, yükseldikçe soğuyarak bulutları ve yağmur damlalarını oluşturur. Orta büyüklükteki bir bulut, yaklaşık 1 kilometre kare büyüklüğündedir ve 4 milyar metreküp su hacmine sahiptir. İçinde 1 ila 5 milyon kilogram su vardır. Bu kadar ağırlık, havada nasıl kalır diye bir soru akla gelebilir. Bunun sebebi de su damlacıklarının çok küçük olmasıdır. Yağmur taneleri iyice olgunlaşıp, bulutların taşıyamayacağı bir seviyeye gelirse yağmur olarak yere düşer. Allah'ın bir lütfudur ki bu kadar su bir anda değil, bir ahenk içinde yere iner.

Her coğrafyada farklı iklim ve hava olayları meydana geldiği için, yağmurun şekli ve yağdığı zaman farklıdır. Coğrafya biliminde konveksiyonel, cephe, muson gibi genel geçer yağmur tipleri vardır.

Bilhassa ülkemizde farklı iklim tipleri görüldüğü için bu durum, coğrafyayı şekillendirdiği gibi dili de etkilemiş ve ülkemiz insanı, yağışına göre yağmuru isimlendirmeye gitmiştir. Hayati Develi'nin tespitlerine göre yağış şekli, damla büyüklüğü ve diğer bileşenlerle birlikte ülkemizde yaklaşık 180 farklı yağmur isimlendirmesi vardır. Kimisi yalnızca bazı yörelerde kullanılırken bazısı da genele yayılmış ve meşhur olmuştur. Bu yazımızda bir kısmına değinip, neden böyle bir isimlendirme yapıldığından bahsedeceğiz. Ülkemizde yağmurlar daha çok ekim ayı ile bahar ayları sonuna yoğunlaşmıştır. Karadeniz haricinde yaz dönemi çok yağışlı değildir. Şimdi de yağmur çeşitlerine değinelim...

Çilemek

İstanbul'da sıkça rastladığımız bir yağmur tipidir. Yaygın ismi, ahmakıslatandır. Hafif hafif, ince ince bazen de kepek gibi uzun süre yağar. Bu duruma aldanıp tedariksiz çıkan insanlar, sonunda sırılsıklam olurlar. Bir anda ıslatmadığından ve ıslaklık hemen fark edilmediğinden dolayı böyle isimlendirilmiştir birçok yerde. Bazı yerlerde de böyle yağışlar püsen püsen, çisil çisil yağıyor diye de isimlendirilir. Hafif hafif yağıp uzun sürmeyenine de çilemek, çilen atmak denir.

Sulu Yağmur

Yağmur zaten su değil mi, diye akla gelebilir. Aslında bu, damlanın büyüklüğü ile alakalıdır. Bu şekilde yağan yağmurun damlaları büyük ve uzun süreli değildir. Su dolu bir balon patladığı zaman nasıl ki binlerce damlacık ortaya çıkıyorsa bu şekilde düşen yağmur damlası da düştüğü zaman, damlacıklara ayrılmaktadır. Onun için böyle yağmurlara sulu yağmur denmektedir.

Sulu Sepken

Bilhassa kış günlerde karla karışık yağan yağmurlara denmektedir. Sulu kar da denir. Hem kar hem de yağmuru aynı anda görürüz.

Sağanak Yağmur

Şiddetli yağan yağmurlardır. Genellikle, bu şekilde yağan yağmurlara şimşek, gök gürültüsü eşlik eder. Uzun süre devam ederse sel felaketine, su baskınlarına neden olur.

Kırkikindi Yağmurları

Bilhassa Orta Anadolu'da görülen bir yağmurdur. Coğrafyada yükselim ya da konveksiyonel yağış diye bilinen yağışın, yerel isimlendirilmesidir. Çünkü bu yağmurlar, bahar aylarında görülür ve gün içinde ısınan hava öğleden sonra soğumaya başlar ve yağmur yağışları görülür. Uzun günler devam ettiği ve genellikle ikindi saatlerinde görüldüğü için bu şekilde isimlendirilmiştir.

Nisan Yağmurları

Rumi takvimle 14 Nisan-13 Mayıs tarihleri arasında yağan yağmurların genel adıdır. O yılki mahsulün bol ve bereketli olması için gereklidir. Yılanın ağzına girerse zehir, istiridyenin içine girerse inciye dönüştüğü söylenir. Hadis-i şeriflerle de usulüne uygun olarak kullanılması tavsiye edilmiştir.

Karyiyen Yağmur

Karın üstüne yağıp, karı eriten yağmur için kullanılmıştır. Daha çok Sivas Suşehri'nde karşımıza çıkar.

Kadıkaçıran Yağmur

Antalya havalisine mahsus bir yağmur tanımlamasıdır. Aniden bastıran, çok şiddetli yağan ve uzun süren bir yağmurdur. Selbaskınlarına yol açabilir. Hatta bu isimlendirmeye sebep olan şöyle bir hikâye anlatılır:

"Zamanında Antalya'ya bir kadı tayin edilmiş ve eşyasını bir arabaya yükleyip Antalya'ya gelmiş. Yeni evlerine kadar rahat, şen şakrak giderken tam arabadan inecekleri sırada aniden bir yağmur bastırmıştır. Ama öyle böyle bir yağmur değil. Hem yoğun hem de çok şiddetlidir. Kadı, bölgenin yağmurunun özelliğinden habersiz; yağmur dinsin öyle inelim, demiş. Fakat yağmur çok uzun süre devam edince, arabada mahsur kalan kadı; durmam ben bu memlekette demiş ve şehri terk etmiştir. Gerçekten de aniden bastıran bir yağmurdur ki saklanacak bir saçak buluncaya kadar ıslanmadık yer bırakmaz."

Güneşli Yağmur

Bahar ve yaz günlerinde karşımıza çıkan bir yağmurdur. Bir tarafta güneş varken bir tarafta da yağmur yağar. Böyle durumlarda birden fazla gökkuşağı bile oluşur.

Yaz Yağmuru

Yaz aylarında, sıcak havalarda görülen ve mahalli olan bir yağmurdur. Hatta köyün bir tarafına yağarken, diğer tarafına yağmaz. Kısa sürelidir. Hatta eskiler, devenin bir tarafını ıslatır, diğer tarafını ıslatmaz, derler. Ama bu yağış, öğle saatlerinde başlarsa, birkaç gün öğle saatlerinde arka arkaya devam eder. Hatta şöyle bir deyim vardır. Öğleye tadan yağmur ile obaya tadan merkebin hakkından gelinmez.

Velhasıl yağmur berekettir. Bereketini dile de vermiş, kitap yazacak kadar bir birikim ortaya çıkmasına vesile olmuştur.

Ne diyelim, Hazreti Allah, bu bereketten mahrum etmesin.

Bu yazı İnsan ve Hayat Dergisinde yayımlanmıştır.



27 Eylül Dünya Turizm Günü'nü Ekoköy Evinde Dünya Turizm Gününü kutluyoruz.

Dünya Turizm Örgütü (WTO)’nün önerisi üzerine, Turizm bilincinin geliştirilmesi ve bu alanda yaşanan gelişmelerin diğer ülkelere de aktarılarak deneyimlerin paylaşılması amacıyla, Birleşmiş Milletlerin 1980 yılında aldığı kararla, her yılın 27 Eylül günü, “Dünya Turizm Günü” olarak kutlanmaktadır.

Dünya ekonomisinde çok önemli bir yer tutan ve 50 den fazla sektörle etkileşim içinde bulunan turizm sektörü, yarattığı iş kolları ve istihdam olanakları ile sürekli gelişim gösteren bir endüstridir. Turizmin giderek çeşitlenmesi, tüm yıla yayılması ve insanların gezi alışkanlıklarının değişmesi her yıl daha fazla insanın seyahat etmesine ve dolayısıyla sosyal ve kültürel etkileşimin artmasına olanak sağlayarak dünya barışına da katkıda bulunmaktadır.

Sürdürülebilir turizm prensibinden hareketle, gelecek kuşaklara sürdürülebilir bir çevre ve temiz bir gelecek bırakma vizyonu ile günümüzde ekolojik ve biyolojik çeşitlilik dengesini bozmadan günün ihtiyaçlarını karşılamak, turizm pazarlaması açısından önem arz etmektedir. Gelecek kuşakların turizmin gelişmesinden payını alabilmesi amacıyla, istikrarlı ve rekabet edebilir nitelikte istihdam gücü yaratarak, yenilenebilir kaynakları değerlendirerek, nitelikli kalkınmaya da katkı sağlayan bilinçli tüketim ve eğitimi göz önünde bulunduran sürdürülebilir turizm politikalarımızın tüm sektörel paydaşlarımız ile birlikte bütüncül bir yaklaşımla turizm faaliyetlerimizi planlamamız gerektiğine inanıyoruz.

Güdül'ün doğal güzellikleri, kültürel zenginlikleri ve turizm potansiyeli, gelişmişliğin, refahın ve uzlaşma kültürünün en önemli bileşenlerinden olan turizmin büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Bu sebeple, Güdül'ün turizm alanında bireysel, toplumsal ve küresel düzeyde daha fazla zenginlik ve barışa vesile olmasını dileriz.

Güdül, şifa yolu projesiyle tanınan köyler arasında öne çıkan bir destinasyondur. Şifalı bitkileri, ekolojik ürünleri, etnobotanik özellikleri ve tarihi mekanlarıyla büyüleyici bir deneyim sunmaktadır. Aynı zamanda, sakin şehir uygulamasıyla da ön plana çıkan Güdül, doğanın korunması, yerel kültürün devam ettirilmesi ve yerel kalkınmanın sağlanması amacıyla önemli adımlar atmaktadır.

Güdül'ün turizm potansiyelini tam anlamıyla değerlendirebilmesi için ilgili kurumlar ve yerel yönetimler, turizmin sürdürülebilirliğini sağlamak adına politikalar üretmelidir. Yerel ekonominin gelişmesi ve kalkınmanın yerelden başlaması için Güdül ve çevresindeki köyler arasında mali ortaklıklar kurulmalı, fonlar oluşturulmalı ve yönetimde işbirlikleri sağlanmalıdır.

27 Eylül Dünya Turizm Günü'nde, Güdül'ün turizm potansiyelinin daha da artması, yerli ve yabancı turistlerin bölgeyi keşfetmeleri ve zengin kültürel mirasa tanıklık etmeleri temennisiyle kutlama yapmaktayız. Güdül'ün doğal güzelliklerini ve kültürel zenginliklerini tüm dünyaya sunmak için çalışmalar yapılmalı, turizmin Güdül'e getireceği ekonomik ve sosyal katkılar en iyi şekilde değerlendirilmelidir. Daha çok zenginlik ve barışın sağlandığı bir turizm sektörüyle, Güdül hem yerel halkına refah getirecek hem de küresel düzeyde anlayış ve uzlaşma kültürünü yayacaktır. 27 Eylül Dünya Turizm Günü kutlu olsun!

Ekoturizm ve Doğal Yaşam Eğitimi bu anlamda bu günü daha da anlamlı kılıyor. Proje kapsamında yaklaşık 2 yıllık emeklerimiz nihayet buluyor.



Sürdürülebilir Beslenme Alışkanlıkları Nasıl Oluşturulur?

Günümüzde çevreyi korumak ve sağlığımızı desteklemek için beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmek önemlidir. İşte adım adım sürdürülebilir beslenme alışkanlıkları kazanmanızı sağlayacak öneriler:

  1. Bilinçlenmek: Sağlıklı ve çevreye dostu beslenme hakkında bilgi edinmek için güvenilir kaynaklardan araştırma yapabilirsiniz.
  2. Çeşitli ve Dengeli Beslenmek: Meyve, sebze, tam tahıllar, protein kaynakları ve sağlıklı yağlar gibi farklı besinleri dengelemeye çalışın.
  3. Bitkisel Yiyeceklere Öncelik Verin: Sebzeler, meyveler, baklagiller ve kabuklu yemişler gibi bitkisel yiyecekleri daha fazla tüketin.
  4. Yerel ve Organik Ürünleri Seçin: Yerel ürünleri tercih ederek taşıma maliyetlerini azaltabilir ve doğal kaynakları koruyabilirsiniz.
  5. Gıda İsrafını Azaltmak: Bilinçli alışveriş yapın, gereksiz yere fazla yiyecek almayın ve artıkları değerlendirmek için kompost yapın.
  6. İşlenmiş Gıdalardan Kaçının: İşlenmiş gıdaların tüketimini azaltın, evde hazırlanan taze yemeklere yönelin.
  7. Su ve Enerji Tasarrufu: Suyu verimli kullanın, enerji yoğunluğu yüksek gıdalardan kaçının.

Unutmayın ki küçük adımlar büyük farklar oluşturabilir. Beslenme alışkanlıklarınızı yavaşça değiştirin ve çevrenize de örnek olun. Bu şekilde daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlayabilirsiniz.



Karaçalı’ya Hünnap Aşılaması Yapıldı.

Karaçalı (Paliurus spina-christi), Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde yetişen, çalı formunda bir bitkidir. Halk arasında "çaltı, karadiken, çeşmezen, avanaktamisi, sincan dikeni, isadikeni" gibi isimlerle de bilinir. Karaçalı, idrar söktürücü, taş düşürücü, yara ve çıban iyileştirici, süt verimi arttırıcı, arıcılıkta önemli ve dere yataklarının ıslahında kullanılan bir bitkidir. Karaçalı, ayrıca dere yataklarının ıslahında kullanılır. Kökleri dere yataklarını stabilize ederek erozyonu önler.

Karaçalının cins adı olan "Paliurus", Latince "idrar söktürücü" anlamına gelir. Bu nedenle karaçalı, eski çağlardan beri idrar artıcı ve taş düşürücü olarak kullanılmaktadır. Taze yapraklarıyla yapılan lapa, yara ve çıbanları iyileştirici özellik gösterir. Karaçalı, mera alanlarında keçilerin en fazla istifade ettiği bitkidir. Bitkinin Nisan döneminde taze sürgünlerini, haziran döneminde çiçeklerini, temmuz döneminde ise tohum taslağını yemesi süt verimi artışına yüzde yüz etki etmektedir. Karaçalı, arıcılık sektöründe de önemli bir bitkidir. Bal skalasında 4-4 olarak değerlendirilmekte, yani yüzde yüz ballı bitkiler sınıfındadır.

Karaçalı, ülkemizde doğal olarak yetişen ve kültür olarak da yetiştirilen hünnap (Zizyphus jujuba) ile akrabadır. Lif içeriği yüksek olan hünnap sindirimi düzenler, kabızlığa karşı iyi gelir. Lifli beslenmek kolorektal kanser riskini de düşürür. Lifli beslenme ile kalp hastalıkları riskini artıran kolesterole karşı da koruma sağlar. Yapılan araştırmalar sonucunda diyabet, sarılık, yara ve ülser tedavisinde kullanılması önerilir.

Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında Karaçalı (Paliurus spina-christi)'ya Hünnap (Zizyphus jujuba) aşılaması yapıldı. Deneme amaçlı 5 öbekte yapılan aşılamanın sonuçları bekleniyor. Aşılama konusunda Ankara'nın en iyi aşıcısı ile çalışma yapılmıştır.

Aşılamanın başarılı olması halinde, karaçalının verimi ve kalitesi artacak, ayrıca hünnap ile karaçalının faydalı özellikleri bir araya gelerek daha etkili bir bitki elde edilecektir. Aşılama çalışmaları ile hünnapın verimi ve kalitesinin artırılması ve daha etkili bir bitki elde edilmesi hedeflenmektedir.

 #ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm





Aile Çiftçiliği On Yılı Çalıştayı'na Katılım Sağladık.

Birleşmiş Milletler Aile Çiftçiliği On Yılı (2019-2028) kapsamında, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Ankara Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKÇAM) işbirliğinde ve Tarım ve Orman Bakanlığının desteğiyle Türkiye`de aile çiftçiliğinin mevcut durumunu ve temel dinamiklerini incelemek üzere Türkiye’de aile çiftçiliğinin geleceğine ilişkin bir perspektif çalışması yürütülmektedir. 

Çalışma kapsamında hazırlanacak ana rapora temel oluşturmak üzere dört yerel çalıştay ve bir ulusal çalıştay üzenlenmiştir. Çalıştaylara katılan tarım ve kırsal kalkınma alanının kilit paydaşları, aile çiftçiliğine ilişkin temel eğilimleri tartışmakta ve çözüm önerileri geliştirmektedir. Aile çiftçiliğinin tarım ve gıda sistemlerinin dönüşümünde ve ulusal gıda güvenliğindeki işlevi dikkate alındığında paydaşlarımızın aile çiftçiliğinin geleceğine ilişkin tespit ve önerileri oldukça önemlidir. 

Çalıştay serisi, 10 Temmuz 2023 tarihinde Ankara`da düzenlenen ulusal çalıştay ile tamamlanmıştır. Hazırlanacak sonuç raporunun, ülkemizde aile çiftçiliği kapsamındaki yeni çalışmalara, program ve projelere ışık tutması hedeflenmiştir.

Çalıştayda;

1- Sürdürülebilir Tarım: Besler Şifa, aile çiftçiliği prensiplerini benimseyen bir tarım modeline sahiptir. Bu çalıştay, sürdürülebilir tarım yöntemlerini öğrenmek ve uygulamak için bir fırsat sunmuştur. Organik tarım, çevre dostu tarım yöntemleri, doğal kaynakların korunması gibi konuları ele alarak tarım faaliyetlerinizi daha sürdürülebilir hale getirilmesi planlanmıştır.

2- Bilgi ve Deneyim Paylaşımı: Çalıştaylar, çiftçiler arasında bilgi ve deneyim paylaşımı için önemli bir platform sağlar. Besler Şifa, kendi deneyimlerini paylaşmak ve diğer çiftçilerden öğrenmek için bu çalıştaya katılmıştır. Farklı bölgelerden gelen çiftçilerle iletişim kurarak farklı tarım tekniklerini öğrenmek ve projeye uyarlanmak hedeflenmiştir.

3- İnovasyon ve Gelişim: Aile çiftçiliği çalıştayları, tarım sektöründeki yenilikleri ve gelişmeleri takip etmek için önemli bir platform olmuştur. Besler Şifa, sektördeki yenilikleri keşfetmek, yeni teknolojileri öğrenmek ve işlerine uygulamak için bu tür bir etkinliğe katılmıştır. Tarımsal verimliliği artırmak, kaliteyi iyileştirmek ve pazarlama stratejilerini geliştirmek gibi konuları ele almak için katılım sağlanmıştır.

4- Ağ Oluşturma: Çalıştaylar, çiftçiler arasında ağ oluşturma fırsatı sunar. Besler Şifa, sektördeki diğer çiftçilerle tanışabilir, işbirliği yapabilir ve gelecekteki iş fırsatları için bağlantılar kurulması öngörülmüştür.

5- Güncel Konuları Takip Etme: Aile çiftçiliği çalıştayları, tarım sektöründeki güncel konuları ele alır. Besler Şifa, sektördeki son trendleri ve politika değişikliklerini öğrenmek için bu tür bir etkinliğe katılmıştır. Yasal düzenlemeler, destek programları, pazar eğilimleri gibi konuları takip edilmiştir.

Sonuç olarak;

Sakinşehir Güdül Şifa Yolu kapsamında söz alınarak ilgilere proje hakkında bilgi verilmiştir. Doğal Yaşam üreticileri ve Ekoköy evi konusunda düşünceler paylaşılmış ve davet edilmiştir.





Organik tarıma rağbet ve destek artıyor.

Avrupa Komisyonu, AB'deki organik tarım sektörünün son 10 yıldaki performansını AB'de Organik Tarım raporu aracılığıyla paylaşmıştır. Bu rapor, sektörün sürdürülebilirliği, üretim, satışlar, ticaret ve kamu destekleri gibi birçok alana ilişkin veriler sunmakta olup, aynı zamanda AB'nin organik sektöründe araştırma ve yeniliği teşvik eden girişimlerini tanıtmakta ve Yeşil Mutabakat hedeflerine ulaşmak için bir yol haritası çizmektedir.

Rapora göre, AB tarım arazilerinde organik tarımın payı 2012-2020 yılları arasında %50'nin üzerinde bir artış göstermiştir. Organik ürünlerin satışı ise 2015-2020 yılları arasında iki katına çıkmıştır.

Fransa, İspanya, İtalya ve Almanya, Avrupa'da organik tarımın en büyük temsilcileri konumundadır. Organik tarım yapılan alanlar genellikle kalıcı otlaklar (%42), yemler (%17), tahıllar (%16) ve meyve, zeytin ve üzüm gibi ürünler (%11) şeklinde dağılmıştır.

Organik çiftliklerin verimlilik düzeyi daha düşük olsa da AB'nin Ortak Tarım Politikası (Common Agricultural Policy-CAP) çerçevesinde sağlanan desteklerin etkisiyle işçi başına düşen gelir, organik olmayan çiftliklerle benzer seviyelerde hatta bazen daha yüksek olabilmektedir. 2020 yılında organik tarım yapılan AB arazilerinin %61,6'sı, hektar başına ortalama 144 euro değerinde CAP desteği almıştır. 2023'ten itibaren yürürlüğe giren yeni CAP kapsamında organik tarım için destek payı daha da artırılmıştır. 

Bu rapor, AB'deki organik tarım sektörünün son 10 yıldaki büyümesini ve gelişimini göstererek, organik tarımın Avrupa'daki önemini vurgulamaktadır. Artan talep ve kamu destekleriyle birlikte organik tarımın payı artmış, satışlar büyük bir ivme kazanmış ve çiftlik sahiplerinin gelirleri artmıştır. Bununla birlikte, organik tarımın sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için önemli bir rol oynadığı da belirtilmektedir. AB'nin yeni Ortak Tarım Politikası (Common Agricultural Policy-CAP) ile organik tarıma daha fazla destek sağlaması, sektörün geleceği için olumlu bir adımdır. Bu rapor, organik tarımın potansiyelini ortaya koyarak, AB'nin sürdürülebilir tarım alanında lider bir rol oynamaya devam edeceğini göstermektedir.

Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesini yürüten Besler Şifa Atölyesi ekoturizm odaklı yerel gıda ağlarını destekliyor.
Besler Şifa Atölyesi'ni (www.instagram.com/beslersifaatolyesi) takip etmeye devam edin.



Ay takvimi ile tarım ve bahçıvanlık (Bölüm 2)

İnsanlar, yaşamlarını yüzyıllardır Ay'ın döngülerine göre düzenlemişlerdir. Bu doğal takvim bilgisine, rahmetli dedem ve anneannem gibi geçmiş nesillerimiz de aşinaydı ve günlük hayatta kullanırdı. Bu anlamda, bitkiler için kullanılan "Ay Takvimi"nden haberdar mısınız? Daha önce ay takvimini kullanan medeniyetlerden bahsetmiştik.

Günümüzde doğaya olan dönüş ve doğayla bağlantı kurma çabaları giderek artmaktadır. Kendi besinimizi üretme fikri bizi heyecanlandırırken, balkonlarımızı küçük domatesler ve kolay yetişen yenebilir otlarla süslememize olanak sağlıyor. Ancak bitkilerimizden en iyi verimi alabilmek için neler yapıyoruz?

Sulama, gübreleme ve diğer temel ihtiyaçların yanı sıra, geçmişten günümüze gelen sistemler de mevcuttur. İnsanlık, çok uzun zaman önce günlük yaşantısını doğanın işaretlerine göre ayarlayan bir toplumdu. Ancak bu gelenekler unutulmaya yüz tutmuştu. Şimdi ise, bu eski gelenekleri canlandırma çabaları artmaktadır. Ay takvimine göre bahçıvanlık da bu geleneklerden biridir.

Ay takvimine göre bahçıvanlık (Biyodinamik tarım), tarla ve bahçelerde yetiştirilen bitkilerin Ay'ın döngüsünü takip ederek gözlenmesiyle oluşturulan bir sistemdir. Bu sistem, bitkilerin en verimli gelişim için ihtiyaç duydukları işlemlerin zamanını belirlememizi sağlar. Ayın evrelerine göre bahçıvanlık yaparak, bitkilerinizi en doğru zamanda ekimden hasada kadar yönetebilirsiniz. Bu, deneyerek geliştirebileceğimiz ve uygulayabileceğimiz bir miras niteliğindedir.

Ay takvimine göre bahçıvanlık, Ay'ın dünya üzerindeki etkilerinden faydalanarak verimliliği artıran ve ekim sürecinde karşılaşılan olumsuzlukları en aza indiren bir takip ve uygulama sistemidir. Bu şekilde, zararlı böceklerden uzak, verimli bir hasat dönemi elde etmek mümkündür. Siz de bu yöntemi deneyerek kendi bahçenizde uygulayabilirsiniz. Bu sayede, bitkilerinizin sağlıklı büyümesini ve verimli bir şekilde yetişmesini sağlayabilirsiniz. 

Ay takvimi, her ayın gün gün izlenecek şekilde, hangi tip bitkilere hangi tip işlemlerin uygun olduğunu gösterir. Bu takvim, bitkilerin büyüme evrelerini ve Ay'ın çekim kuvvetinin etkilerini dikkate alarak bize yol gösterir.

Ayın çekim kuvveti, bitki özlerini etkileyerek büyümeyi teşvik eder ve yapraklanmanın hızını artırır. Bu nedenle, ağaçlar, çimler, yenebilir otlar, laleler ve iç mekan bitkileri, bu etkiden dolayı yükselen Ay evresinde daha hızlı büyürler. Yükselen Ay evresinde tohum ekmek, sulu meyve için aşılama yapmak, çiçekli ve yapraklı sebzelerin bakımı gibi işlemler uygun olacaktır.

Öte yandan, küçülen Ay evresinde bitki özleri toprağa doğru hareket eder. Bu evrede toprakla ilgili işler yapmak daha uygun hale gelir. Toprak temizliği, çapalama, ekolojik gübreleme gibi faaliyetler, bu evrede daha verimli ve kalıcı sonuçlar verir. Kök sebzelerin hasat edilmesi, yumru ve soğanların topraktan çıkarılması, fideleri şaşırtma gibi işlemler de bu evreye uygun olanlardır. Ayrıca, bitkilerin budanması ve fidanların şaşırtılması da küçülen Ay evresinde gerçekleştirilmesi gereken işlemler arasındadır.

Ay takvimi, bitkilerin doğal döngüsünü ve Ay'ın etkisini göz önünde bulundurarak, bahçe işlerinin zamanlamasında rehberlik eder. Bu şekilde, bitkilerin sağlıklı büyümesini teşvik edebilir, verimli bir şekilde yetişmelerini sağlayabiliriz. Ay takvimine uygun olarak bahçe işlerini planlamak, bitkilerimizin sağlığını ve gelişimini en üst düzeye çıkarmamıza yardımcı olur.

Ay takvimi için kadim bilgi

Anadolu'da, Ay ile ilgili bazı eski tabirler ve atasözleri bulunmaktadır. Bu tabirler, Ay'ın evrelerinin ve etkilerinin çeşitli konulara olan etkisini anlatır. Örneğin, "Ayın yenisinde yapılan işten hayır gelmez" derler. Yeni Ay döneminde yapılan işlerin bereket getirmeyeceği düşünülür. Benzer şekilde, "Dolunayı bekle, bereketini gör" sözü, dolunayın bereketli zamanlarına işaret eder. "Ayın yenisinde olur börtü böcek, eskisinde olur börek çörek" ise, yeni Ay döneminde böceklerin ve zararlıların arttığına, eski Ay döneminde ise yiyeceklerin daha iyi tutacağına inanılır. "Kesme odunu ay büyürken, kırk koyunu küçülürken" atasözü ise, odun kesmek için Ay'ın büyüdüğü zamanları tercih etmek gerektiğini ifade eder.

Ben de annemden tarhana, pekmez, salça gibi geleneksel bilgileri öğrendim. Ancak bizler, şehirde büyüyen ve eğitimli insanlar olarak, toprağın anasıyla Ay ve Güneş arasındaki dansın insanı besleme kadim bilgisini büyüklerimizden uygulamalı olarak alamadık ve unuttuk. Maalesef bu bilgiler günümüzde pek yaşatılamıyor.

Genel olarak, Ay büyürken, yeni Ay'dan dolunaya kadar olan süreçte bitkilerin büyüme ve genişleme sürecinde olduğu, suyu depoladığı düşünülür. Bu dönemler, kurutma, biçme, budama gibi işlemler için uygun zamanlardır. Ancak Ay'ın ışığının giderek azaldığı veya hiç görünmediği zamanlar, bitkileri yok etme işlemleri için daha uygundur.

Ay, 28-30 gün içinde 12 burcun tamamını dolaşırken, hangi burçlarda hangi işlemlerin daha uygun olduğu da bilinir. Bu bilgiler, Ay takviminin temelini oluşturur ve eski çağlardan bu yana çiftçilik deneyimleriyle belirlenmiştir. Ayrıca, ücretsiz olarak kullanabileceğiniz Ay takvimi uygulamaları da mevcuttur.

Ay takvimi, Ay'ın evrelerini ve burçlarını dikkate alarak bitki yetiştirme ve bahçe işlerini zamanlamada rehberlik eder. Bu takvimi kullanarak, bitkilerin büyüme süreçlerini en iyi şekilde destekleyebilir ve doğal döngüye uygun bir şekilde tarım yapabilirsiniz.




Tıbbi ve aromatik bitki tohumları ve fideleri 30 üreticiyle paylaşıldı

Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında, köylerde tıbbi ve aromatik bitki tohumları ve fideleri dağıtıldı. Tohum ve fideler, Tahtacıörencik, Yelli, Kayı, Yeşilöz ve Karacaören köylerinden 30 üreticiye verildi.

Tohum dağıtım programında konuşan Güdül Belediye Başkanı Mustafa Çetin, "Bu tohumlardan her biriniz 60 metrekarelik bir koleksiyon bahçesi yapabilirsiniz. Bu tohumların ederi yeniden tohum üreterek seneye başka üreticilerle paylaşmaktır. Rehberimizde detaylı bilgiler mevcut. Bugün biraz ekim ve dikimden bahsedelim" dedi.

Tohum dağıtım programının ardından üreticilere tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği hakkında bilgiler verildi. Üreticiler, tohum ve fidelerin ekimi ve bakımı hakkında detaylı bilgi edindiler.

Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında, projenin uygulandığı 6 köyden 25 üreticiye fide temini yapıldı. Üreticilere ücretsiz verilen fidelerle koleksiyon bahçesi yada şifalı bitkiler sipirali yapılması hedefleniyor.

Temin edilen fide çeşitleri şunlardır:

  • Biberiye (Salvia rosmarinus)
  • Nane (Mentha Piperita)
  • Reyhan (Ocimum basilicum)

Güdül Şifa Yolu Projesi, köylerde tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliğini teşvik etmek ve üreticilere gelir elde etme imkanı sunmak amacıyla hayata geçirildi. Projenin, köylerin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkı sağlaması bekleniyor.








Tahtacıörencik Doğal Yaşam Üreticileri (TADYA) üreticilerinin birbiriyle ile tohum takası ile program tamamlandı. Tohum takasında Pembe domates, Kara Nohut, Susam, Kırmızı nohut, Misk adaçayı, Meksika acı biber, Kara fasulye, Meksika mısır, Kale lahana, Kadife çiçeği, Acur, Kedi nanesi, Dereotu, Kabuksuz kabak çekirdeği gibi 20 den fazla tohum paylaşıldı.


#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm


Güdül İçin Şifalı Bitkiler Rehberi

GEF SGP desteği ile Besler Şifa Atölyesi olarak Başkent ve İç Anadolu’nun ilk ve tek sakinşehri olan Güdül ilçesi’nde Sorgun Göleti Tabiat Parkı, ormanlık alanları, Kirmir Çayı, Süvari Çayı, İlhan Çayı gibi doğal güzellikleri farkettik ve doğal yaşam üreticileri ile çalışmalar yapmayı hedefledik. 

Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi sürecinde aromaterapi kapsamında “Şifalı Ürünler Atölyeleri” ve ekoturizm kapsamında köylerde “Doğal Yaşam Eğitimleri ve Atölyeleri” yapıldı. Şirdan peynir ve ekşi maya ekmek atölye eğitimlerine köylerden 25 kişi ve doğal yaşam çevrimiçi eğitimlere ortalama 450 kişi katıldı. Proje; Ekoturizm, Tıbbi Aromatik Bitki Yetiştiriciliği ve Doğal Yaşam Eğitimleri ile devam edecektir. Projede Dr. Öğr. Üyesi Gülay Çoksarı ile başlayan süreç boyunca Güdül ve çevresinde yetişebilecek 25 adet tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği ve kıymetlendirilmesi üzerinde duracağız.

Tavsiyelerimiz çoklu üretim olduğunu da unutmayalım. Agroekoloji ve Permakültür ile tıbbi ve aromatik bitkilerin her bahçede yetiştirilebileceğini savunuyoruz. Tabi bu türler tarla, küçük aile çiftlikleri, bahçe ve bostanlar için uygun olduğunu belirtmek isteriz. Daha çok üretici üretebilsin ve daha çok tüketici aracısız bu ürünlere ulaşabilsin diye tıbbi ve aromatik bitkilerin balkonda da üretimi savunuyoruz. 

Rehber için geniş bir literatür taraması yapılarak her bitkinin toprak ve iklim talepleri; arazi hazırlığı ve ekim- dikim; sulama, gübreleme ve bakım; kullanım alanları; hasat ve kurutma özellikleri verilmiştir. Yetiştiricilik için önemli ve kısa bilgiler yanında her bitkinin fotoğrafı verilmiştir. 

Rehberin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Bu rehber sayesinde, tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştirilmesi yöntemleri hakkında bilgi sahibi olunabilecektir ve bitkilerle yaşam için doğal çözümler sunacaktır.

Rehberi indirmek için tıklayınız


Bebek ve anne bakımında aromoterapi atölyesi yapıldı

 Bebek ve Anne Bakımında Aromaterapi...

Aroma terapi kendi işlerini görmek için bir anahtardır. Aromaterapi ile Besler Şifa Atölyesi'nde çok güzel bir toplantı yapıldı.


Aromaterapi nedir, derseniz; bitkilerin tamamen organik olan yaprağı, kökü ve çiçeğinden damıtma yani distilasyon tekniği ile çok yoğun olarak elde edilen uçuğu yağ özlerini kullanarak; hastalıkları önlemek veya oluşmuş hastalıklarda vücudun bağışıklığını güçlendirerek, kendi savunma sistemini desteklemek için kullanılan bir tekniktir.

 

Özellikle doğum sırasında aromaterapinin gücüne inanmak gerekiyor. Ve lavanta, yasemin yağlarını özellikle tavsiye ediyoruz.


Eğitimde;

🍀Konak önleyici,

☘Pişik önleyici,

🍀Burun açar,

☘Bitsavar,

🍀Anne bakımı kremleri üzerinde konuşuldu.


#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm





Şifalı Ot Toplarken Biyokaçakçılık Meselesi

Biyokaçakçılar, canlı türlerini farklı ülkelere götürmek için çeşitli kılıflar kullanıyor. Turist, araştırmacı veya uzman kimliğiyle, Türkiye’nin renkli ekosistemindeki örnekleri yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırmaya çalışan biyokaçakçılar; ekosistem tahribatına sebep oluyor.

Örneğin; kelebeklerin doğadan toplanması, çiçeklerin polenlerinin taşınamamasına,  böylece bitkilerin tohum verememesine ve çoğalamamasına neden oluyor. Bitkilerin çoğalamaması ise bitkilerle beslenen diğer türlerin yaşamını tehdit ediyor.

Yöre halkına veya başka aracılara toplatmak yoluyla yeni tasarım çeşitleri ilaç veya başka bir sanayi ürünü geliştirmek amacıyla araştırma materyali veya genetik kaynak olarak kullanım amacıyla biyokaçakçılık yapılmaktadır. 

Kaçakçılık çalışmaları yabancı araştırmacıların kendileri veya Türk akademisyenler veya öğrenciler aracılığı ile yapılabilmektedir. Biyokaçakçılık konusunda en çok Rusya, Çekya, Fransa, Almanya, Avusturya, İsveç, Hollanda, İspanya, Danimarka, Belçika, Romanya, İsviçre, Macaristan, Japonya, İsrail ve Suriye asıllı kişiler yoğunluk göstermektedir. 2007-2022 yılları arasında 88 biyokaçakçılık vakası belirlenirken, 21 farklı ülkeden 149 kişiye de para cezası kesildi. Bu kaynaklar yurt dışında gıdadan savunmaya kadar pek çok farklı sektörde yeni ürünler elde etmek için kullanılıyor.

Özellikle ülkemizde Kardelen, Lale, Salep, Safran ve Orkide gibi bitkilerin soğanlarını kutu içerisinde çok çeşitli bitkilerin kök tohum örneklerini poşet veya zarar içerisine ve presleyerek hayvanların kelebek böcek salyangoz yılan kurbağa kertenkele gibi canlıları tüp veya şişe veya bez torbalara koyarak kaçıra bilmektedir. Bunun yanında canlı canlıların doku, boynuz, diş, tırnak, tüy, kıl, yumurta, dışkı, meyve, tohum, kök, yaprak, çiçek gibi parçalarını veya buna ilaveten sıvı metal olan kan zehir DNA izolatı gibi şeyler tüp içine konarak yurtdışına çıkarılabilmektedir.

Tıbbi ve aromatik bitkileri toplayıp ıslah ederek katma değerli bitki halinde satılabilmektedir. Akdeniz coğrafyası ve Anadolu kıtası bitki çeşitliliği açısından fazladır. Biyo kaçakçılığa müsaade vermemek gerekir.


TAB İleri Seviye ilk eğitimi arazi temini konusunda başladı

Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştirmek için arazi arayanlar için Orman arazilerinden tahsis için Merve Güzeloğlu Bilim ve Milli Emlak'ın hazine arazileri için Merve Öncü tarafından bilgi ve deneyimler paylaşıldı. Eğitimde sunum, çeşitli rehberler ve deneyimler aktarıldı.

Deprem, sel, taşkın, iklim değişikliği, kuraklık gibi afetler şehirlerde daha da hissedilir olduğuna değinildi. Sıklığı ve sayısı artacak olan doğal afetler sebebiyle kırsal daha da önemli hale geldiği belirtildi. Arazi temin ederek kırsalda yerimizi almamız gerektiği paylaşıldı.

Bazı Önemli Linkler;

Orman arazilerinden tıbbi aromatik bitki tesisi için arazi tahsisi için kendisine danışabilirsiniz: https://www.instagram.com/mrvguzeloglu/

Milli Emlak'dan arazi ile mürver bahçesi tesis eden Merve Hanımın sayfası; https://www.instagram.com/murverbahcesi/

BALTABBİR; https://www.facebook.com/groups/937472433454389/

Hazine Arazileri kiralanması broşürü; https://webdosya.csb.gov.tr/db/manisa/menu/tibbi-aromatik-brosuru_20191115092313.pdf

Milli Emlak'ın hazine arazilerini kiraya verebileceğine dair mevzuat;bhttps://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/11/20171124-6-1.pdf





KOLAY SABUN TARİFİ

 MALZEMELER

  1. Zeytinyağı 181 gr
  2. Palm Yağı 159 gr
  3. Hindistan Cevizi Yağı 113 gr
  4. Sodyum Hidroksit 64 gr
  5. Su 149 gr

YARDIMCI MALZEMELER

  1. Kil
  2. Sabun Esansı
  3. Sedef Boya
  4. Kurutulmuş Çiçekler
  5. Doğal Taşlar
SABUN YAPILMA YÖNTEMİ

1. Su ve kostiği ölçümleyerek güvenli ve temiz bir kaba alın. Kostiği yavaş yavaş suya ekleyerek karıştırın.

2. Kostik karışımını güvenli bir şekilde soğumaya bırakın.

3. Katı yağları benmari yöntemi ile eritin ve ısıtmaya başlayın.

Sıvı yağları ekleyin ve karıştırın.

4. Karışımlar 40 - 45 dereceye geldiğinde yağı ve kostiği birleştirin. (Karışımlar arası 5 - 6 derece fark olabilir)

5. Puding kıvamına geldiğinde isteğe göre kil, boya, esans ekleyebilirsiniz. Kıvamı yoğunlaşıncaya kadar blender ile karıştırın.

6. Karışımı kalıba yavaşça dökün ve streçle kalıbı sarıp üzerini örtü ile örtüp dinlenmeye alınız.

7. 24 yada 48 saat kalıpta bekletiniz daha sonra kesin ve kurumaya bırakınız. Süsleme için kuru çiçek ve taş ekleyebilirsiniz.



Yüzyılın Afeti Kahramanmaraş Depremi

Kahramanmaraş merkezli ilki saat 04.17'de 6 Şubat 2023 günü meydana gelen ve 10 ilimizi doğrudan etkiledi. Türkiye'nin büyük bölümünde hissedilen deprem nedeniyle Malatya, Gaziantep Diyarbakır, Adıyaman, Adana'da yıkılan binalar oldu. Kahramanmaraş'ta ilk 7,7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Bu depremin ardından Gaziantep'te de büyüklükleri 6,4 ile 6,5 olan iki deprem meydana daha kaydedildi. Daha sonra Elbistan'da 7,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. AFAD ve AA nın bilgilerinden yola çıkarak bir not hazırladık.

Deprem nedeniyle 10 ilde üç ay süreyle OHAL ilan edilmişti. Eğitime “deprem arası” uzadı Milli Eğitim Bakanı Özer, eğitim öğretime verilen aranın tüm Türkiye'de 20 Şubat’a kadar uzatıldığını duyurdu. YÖK ise tüm yükseköğretim kurumlarında bahar eğitim ve öğretim dönemi açılışının ikinci bir duyuruya kadar ertelendiğini açıkladı.


Afetin Olası Etkileri

2023 Kahramanmaraş Depremi Afet Durum Raporu" başlıklı raporunda 1999 Marmara depreminin verilerini esas alarak can kaybı ve mali hasara yönelik öngörüler hazırladı. Raporda, Marmara Depreminde can kaybı 18 bin 373 kişi, mali hasarı ise 1999 dolar kuruyla 17,1 milyar dolar olarak hesap edildi. Marmara depremi verilerinin kullanıldığı metodoloji ile Kahramanmaraş depremlerinin 72 bin 663 can kaybı ve 84,1 milyar dolar mali hasara neden olacağı öngörüldü. Öngörülen bu mali hasarın 70,75 milyar dolarının konut zararı, 10,4 milyar dolarının milli gelir kaybı ve 2,91 milyar dolarının işgünü kaybı olacağı tahmin edildi. Raporda, illerin milli gelire katkılarındaki azalmaya paralel olarak afete maruz kalan 10 ilin ihracatının, ihracatı göğüsleyen liman altyapısının bozulmasının da etkisiyle, 15 milyar dolar düzeyinin altına düşebileceği tahmin edildi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesindeki illerde 927 bin binanın incelemesini tamamladıklarını, 118 bin binanın yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğunun tespitini yaptıklarını bildirdi. Sağlık Bakanlığına göre; Kimliği tespit edilen 1625 çocuğumuz, kimliği henüz bilinmeyen 213 çocuğumuz bulunmaktadır."

AFAD tarafından yapılan açıklamaya göre yaklaşık 9,800'ü yabancı olmak üzere 35,495 kurtarma görevlisinin sahada görev yaptığı ifade edildi. Depremden etkilenen 10 ilde yaşayan yaklaşık 158 bin kişi bölgeden tahliye edildi. Bu arada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 10 ilde 41 bin 791 bina için yıkık, acil yıkılacak veya ağır hasarlı tespiti yapıldığını bildirdi.

Deprem bölgelerinde kurulan çadır sayısının 175 bini, konteyner sayısının ise 5 bin 400'ü geçtiğini söylendi. Depremzedeler için 257 noktada çadırkent kurulumunun tamamlandı. TÜRKONFED “2023 Kahramanmaraş Depremi Afet Durum Raporu”na göre ise deprem bölgesindeki 3 milyona yakın konutun 1 milyonu aşkını hasarlı. Hasarlı konutların yerine yaşam alanları kurulması halinde kabaca 1 milyon konteyner eve ihtiyaç olacak.

Gözler Olası İstanbul Depreminde
İstanbul genelinde resmi kayıtlarda 1 milyon 166 bin bina bulunuyor. İBB’nin yaptığı son analize göre 7.5 büyüklüğündeki bir depremde İstanbul'da 91 bin 81 bina ağır veya çok ağır hasar, 167 bin 116 bina orta hasar alacak. Yani yaklaşık 250 bin bina hasar görecek. Çalışmalarda 40 milyar dolarlık ekonomik kayıp oluşacağı, Avrupa yakasının güney bölümünün en büyük hasarı alacağı tahmin ediliyor.

Bundan sonra yapılarda ne yapılmalı?
Her yapıda;
  1. İmar planı düzgün hazırlanmış mı,
  2. Deprem yönetmeliğine uygun hazırlanmış mı,
  3. Yapı denetim uygulanmış mı,
  4. Temelde fore kazık yapılmış mı,
  5. Burgulu demir kullanılmış mı,
  6. Beton sağlam karışımı ile hazırlanmış mı,
  7. Perde beton duvar yapılmış mı,
  8. Radial zemin beton uygulanmış mı,
  9. Sismik izolatör kullanılmış mı diye bakılmalıdır.

Şehirde;
  1. Yaygın bir şehirleşme olması,
  2. milli mimariye uygun hafif malzeme kullanılmasını teşvik,
  3. yamaçlara şehir kurulması,
  4. az katlı yapılar kurulması yani yatay mimariyi teşvik eden planlama yapılması.
Tüm kesimleriyle;
Hak yoluna teslim olarak yöntem, ilke, teknik, teknoloji ve yaklaşımlarla bundan sonra;
  1. Mimarlar yıkılmış şehri yeniden kuracak ve sanatçılara alan açacaklar,
  2. mühendisler afete göre teknik ilkeler ve kuralları konuşarak projeler hazırlayacaklar,
  3. kültür insanları afetle kaybolmaya yüz tutmuş milli değerlerimizi konuşacak,
  4. psikologlar tüm afetzedeler ve bizim ruh halimizi okuyacak,
  5. ziraatçılar ve endüstriciler üretim çarklarına dokunacaklar,
  6. mütefekkirler düşünce sistemlerinde afetleri ve geleceğimizi konuşacaklar,
  7. öğretmenler tüm varlığını öksüz ve yetimler öncelikli çocuklarımıza armağan edecekler,
  8. gönül adamları ve dini ileri gelenler yasımızı yaşarken yanımızda bulunacak,
  9. vakıf ve gönüllü kuruluşlar yaraların sarılmasına devam edecekler,
  10. doğa, çevre ve ormanı bilenler yeşil şehirlere öncülük edecekler,
  11. devlet çalışanları ve politikacılar "insanı yaşat ki devlet yaşasın" diyecek.
Yani kısaca herkese bir görev var ve olacak. Haydi başlayalım.































© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.