Ad

ekoturizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ekoturizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

AVRASYA YOLU: Antik Rotalar ve Kültürlerin Buluşma Noktası

Roma’dan başlayıp Güney İtalya ve Balkanlar üzerinden geçerek Türkiye’nin batı kıyısı boyunca ilerleyen ve güneybatıda, Likya toprakları kıyısındaki Demre’ye ve ötesine ulaşan AVRASYA YOLU, uzun mesafeli bir kültür ve trekking rotasıdır.

AVRASYA YOLU, Via Francegina del Sud, Via Egnatia, Sultanlar Yolu, Höşgörü Yolu, Mysia Yolları, Evliya Çelebi Yolu, Frig Yolu, Aziz Paul Yolu ve Likya Yolu gibi birçok kültür rotasını birbirine bağlar.

Avrasya Yolu, Avrupa’nın kalpten Küçük Asya’ya kadar uzanır ve çeşitli kültürleri ve yer şekillerini tek bir bütün içinde bir araya getirir. Antik krallıklar ve koloniler boyunca, ticari ve askeri yolları takip eder ve Müslüman ya da Hıristiyan hac ve inanç yollarını kullanır. Avrasya Yolu, hem ulusal hem de uluslararası yolların, kara tabanlı temel iletişim altyapısı olarak gelişimini göstermektedir. Yol şebekesi, Pers Kraliyet Yolu’nun bir bölümünü, Roma öncesi yerel yol ağlarını, başlıca Roma yollarını ve çoğu sonraki İmparatorluklar (Bizans, Osmanlı, vb.) tarafından kullanılan yolları içerir. Romalılar, mükemmel yol mühendisleri olarak bilinse de (ve bunu sonuna kadar hak etmiş olsalar da), Avrasya Yolu ağı, Roma yol şebekelerinin sıfırdan başlamadığını, daha önce de kullanılan yollar bulunduğunu ve fakat, Roma inşai tekniklerinin, İmparatorluğun genişlemesi sırasında geliştiğini göstermeyi amaçlamaktadır. Bu uluslararası güzergah, Romalı mühendislerin inşa ettikleri veya sonradan uyarladıkları yolların, Bizans ve daha sonra da 17. yüzyıla kadar Osmanlı sivil ve askeri ağlarının temelini oluşturduğunu göstermektedir.

AVRASYA YOLU'nun başlangıç ve bitiş aşamaları olan Via Francegina del Sud ve Likya Yolu, halihazırda çok popüler kültür rotaları haline geldi. Türkiye’deki diğer kültür rotalarının tanınırlığı ise gittikçe artıyor. AVRASYA YOLU’nun geri kalanında ise hazırlıklar aktif olarak devam ediyor. Tüm çalışmalar tamamlandığında, Via Francigena’nın da dahil olduğu toplam 5600 km uzunluğunda kesintisiz bir yürüyüş parkuru ortaya çıktı. AVRASYA YOLU kendisi 3900 km bir parkurdur. Bu rotanın bazı bölümleri bisiklet kullanımı ve at biniciliği için de uygundur.



27 Eylül Dünya Turizm Günü'nü Ekoköy Evinde Dünya Turizm Gününü kutluyoruz.

Dünya Turizm Örgütü (WTO)’nün önerisi üzerine, Turizm bilincinin geliştirilmesi ve bu alanda yaşanan gelişmelerin diğer ülkelere de aktarılarak deneyimlerin paylaşılması amacıyla, Birleşmiş Milletlerin 1980 yılında aldığı kararla, her yılın 27 Eylül günü, “Dünya Turizm Günü” olarak kutlanmaktadır.

Dünya ekonomisinde çok önemli bir yer tutan ve 50 den fazla sektörle etkileşim içinde bulunan turizm sektörü, yarattığı iş kolları ve istihdam olanakları ile sürekli gelişim gösteren bir endüstridir. Turizmin giderek çeşitlenmesi, tüm yıla yayılması ve insanların gezi alışkanlıklarının değişmesi her yıl daha fazla insanın seyahat etmesine ve dolayısıyla sosyal ve kültürel etkileşimin artmasına olanak sağlayarak dünya barışına da katkıda bulunmaktadır.

Sürdürülebilir turizm prensibinden hareketle, gelecek kuşaklara sürdürülebilir bir çevre ve temiz bir gelecek bırakma vizyonu ile günümüzde ekolojik ve biyolojik çeşitlilik dengesini bozmadan günün ihtiyaçlarını karşılamak, turizm pazarlaması açısından önem arz etmektedir. Gelecek kuşakların turizmin gelişmesinden payını alabilmesi amacıyla, istikrarlı ve rekabet edebilir nitelikte istihdam gücü yaratarak, yenilenebilir kaynakları değerlendirerek, nitelikli kalkınmaya da katkı sağlayan bilinçli tüketim ve eğitimi göz önünde bulunduran sürdürülebilir turizm politikalarımızın tüm sektörel paydaşlarımız ile birlikte bütüncül bir yaklaşımla turizm faaliyetlerimizi planlamamız gerektiğine inanıyoruz.

Güdül'ün doğal güzellikleri, kültürel zenginlikleri ve turizm potansiyeli, gelişmişliğin, refahın ve uzlaşma kültürünün en önemli bileşenlerinden olan turizmin büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Bu sebeple, Güdül'ün turizm alanında bireysel, toplumsal ve küresel düzeyde daha fazla zenginlik ve barışa vesile olmasını dileriz.

Güdül, şifa yolu projesiyle tanınan köyler arasında öne çıkan bir destinasyondur. Şifalı bitkileri, ekolojik ürünleri, etnobotanik özellikleri ve tarihi mekanlarıyla büyüleyici bir deneyim sunmaktadır. Aynı zamanda, sakin şehir uygulamasıyla da ön plana çıkan Güdül, doğanın korunması, yerel kültürün devam ettirilmesi ve yerel kalkınmanın sağlanması amacıyla önemli adımlar atmaktadır.

Güdül'ün turizm potansiyelini tam anlamıyla değerlendirebilmesi için ilgili kurumlar ve yerel yönetimler, turizmin sürdürülebilirliğini sağlamak adına politikalar üretmelidir. Yerel ekonominin gelişmesi ve kalkınmanın yerelden başlaması için Güdül ve çevresindeki köyler arasında mali ortaklıklar kurulmalı, fonlar oluşturulmalı ve yönetimde işbirlikleri sağlanmalıdır.

27 Eylül Dünya Turizm Günü'nde, Güdül'ün turizm potansiyelinin daha da artması, yerli ve yabancı turistlerin bölgeyi keşfetmeleri ve zengin kültürel mirasa tanıklık etmeleri temennisiyle kutlama yapmaktayız. Güdül'ün doğal güzelliklerini ve kültürel zenginliklerini tüm dünyaya sunmak için çalışmalar yapılmalı, turizmin Güdül'e getireceği ekonomik ve sosyal katkılar en iyi şekilde değerlendirilmelidir. Daha çok zenginlik ve barışın sağlandığı bir turizm sektörüyle, Güdül hem yerel halkına refah getirecek hem de küresel düzeyde anlayış ve uzlaşma kültürünü yayacaktır. 27 Eylül Dünya Turizm Günü kutlu olsun!

Ekoturizm ve Doğal Yaşam Eğitimi bu anlamda bu günü daha da anlamlı kılıyor. Proje kapsamında yaklaşık 2 yıllık emeklerimiz nihayet buluyor.



Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayına Davet

Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu ProjesiKüresel Çevre Fonu (GEF) Küçük Destek Programı (SGP) Türkiye tarafından desteklenmekte, Besler Şifa Atölyesi koordinatörlüğünde, Yeşil Orman Okulu ve Güdül Belediyesi proje ortaklığında Güdül’de yürütülmektedir. 

Güdül Ekoköy Evi olarak, doğal yaşamın ve yerel kültürün önemini vurgulamak amacıyla Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayını düzenliyoruz. Bu özel etkinlikle ekoturizm ve agroturizmi anlamak hem de Güdül'ün doğal zenginliklerini keşfetmek için sizleri aramızda görmek istiyoruz.


Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı, 
“Dünya turizm gününde Güdül için birlikte…” 
27 Eylül 2023, Çevrimiçi

Katılım başvuru formu ve programla ilgili bilgiler; https://forms.gle/9N8Av8pK24Aaq2xp6
Besler Şifa Atölyesi olarak sizi davet ediyoruz.


Organik tarıma rağbet ve destek artıyor.

Avrupa Komisyonu, AB'deki organik tarım sektörünün son 10 yıldaki performansını AB'de Organik Tarım raporu aracılığıyla paylaşmıştır. Bu rapor, sektörün sürdürülebilirliği, üretim, satışlar, ticaret ve kamu destekleri gibi birçok alana ilişkin veriler sunmakta olup, aynı zamanda AB'nin organik sektöründe araştırma ve yeniliği teşvik eden girişimlerini tanıtmakta ve Yeşil Mutabakat hedeflerine ulaşmak için bir yol haritası çizmektedir.

Rapora göre, AB tarım arazilerinde organik tarımın payı 2012-2020 yılları arasında %50'nin üzerinde bir artış göstermiştir. Organik ürünlerin satışı ise 2015-2020 yılları arasında iki katına çıkmıştır.

Fransa, İspanya, İtalya ve Almanya, Avrupa'da organik tarımın en büyük temsilcileri konumundadır. Organik tarım yapılan alanlar genellikle kalıcı otlaklar (%42), yemler (%17), tahıllar (%16) ve meyve, zeytin ve üzüm gibi ürünler (%11) şeklinde dağılmıştır.

Organik çiftliklerin verimlilik düzeyi daha düşük olsa da AB'nin Ortak Tarım Politikası (Common Agricultural Policy-CAP) çerçevesinde sağlanan desteklerin etkisiyle işçi başına düşen gelir, organik olmayan çiftliklerle benzer seviyelerde hatta bazen daha yüksek olabilmektedir. 2020 yılında organik tarım yapılan AB arazilerinin %61,6'sı, hektar başına ortalama 144 euro değerinde CAP desteği almıştır. 2023'ten itibaren yürürlüğe giren yeni CAP kapsamında organik tarım için destek payı daha da artırılmıştır. 

Bu rapor, AB'deki organik tarım sektörünün son 10 yıldaki büyümesini ve gelişimini göstererek, organik tarımın Avrupa'daki önemini vurgulamaktadır. Artan talep ve kamu destekleriyle birlikte organik tarımın payı artmış, satışlar büyük bir ivme kazanmış ve çiftlik sahiplerinin gelirleri artmıştır. Bununla birlikte, organik tarımın sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için önemli bir rol oynadığı da belirtilmektedir. AB'nin yeni Ortak Tarım Politikası (Common Agricultural Policy-CAP) ile organik tarıma daha fazla destek sağlaması, sektörün geleceği için olumlu bir adımdır. Bu rapor, organik tarımın potansiyelini ortaya koyarak, AB'nin sürdürülebilir tarım alanında lider bir rol oynamaya devam edeceğini göstermektedir.

Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesini yürüten Besler Şifa Atölyesi ekoturizm odaklı yerel gıda ağlarını destekliyor.
Besler Şifa Atölyesi'ni (www.instagram.com/beslersifaatolyesi) takip etmeye devam edin.



Yörenizden Yabancılar Arazi Alıyorsa Bu Yazıyı Muhakkak Okumalısınız.

 Arazi Gaspı (Arazi Satın Alımı / Kiralanması); kullanıcıların özgür, ön ve bilgilendirilmiş onayından (rızasından) yoksun olan, sosyo çevresel etki değerlendirmelerini içermeyen ve yozlaşmış bir biçimde gerçekleştirilen, düzgün demokratik katılımın olmadığı anlaşmalardır. Genelde yöreden olmayanların yerelle ilişki kurmadan bir şekilde arazi satın almaları ve kiralamaları bu kapsamda değerlendirilir.

Kendilerince “boş, atıl veya kullanılmayan alan” olarak nitelendirilen birinci sınıf arazilerin kapatma veya kiralama amaçlı anlaşmalar genellikle şeffaflıktan uzak olup yerli üreticilerin anlaşmalarla ilgili bilgi almaları oldukça zordur. Yerli üreticiler arazi haklarını kullanabilecek güce sahip değillerdir.
Yapılabilecekler;
1. Herkesin arazi satışı etiğine uygun davranılması,
2. Emlakçıların hak ve hukuka riayet etmesi,
3. Yerel sebze meyve pazarlarının ve gıda ağlarının korunması ve geliştirilmesi,
4. Doğal şehir, Sakin şehir, ekoköy gibi uygulamaların yaygınlaştırılması gerekir.

Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesini yürüten Besler Şifa Atölyesi ekoturizm odaklı yerel gıda ağlarını destekliyor.
Besler Şifa Atölyesi'ni (www.instagram.com/beslersifaatolyesi) takip etmeye devam edin.



Güdül'de Yapılacak 11 Şey

Ankara'nın doğal güzellikleriyle ünlü Güdül ilçesinde yapılacak 10 Şey;

  1. Gölü Tabiat Parkı’na gitmek: Sorgun Yaylası yada Sorgun Gölü Tabiat Parkı’nda yürüyüş yapabilir, kampçılık, piknik yapabilir veya su sporları yapabilirsiniz.
  2. Yeşilöz Vadisini ziyaret: Yeşilöz Vadisi, Güdül'ün doğal güzelliklerinden biridir ve doğa yürüyüşü yapılabilir.
  3. İnözü Mağaralarını ziyaret: Güdül'ün tarihöncesi döneminden kalma 3-5 katlı binlerce mağara keşfedilebilir.
  4. Kamp Kurmak ve Balık tutmaya gitmek: Güdül'de Kirmir ve İlhan çayında balık tutabilir ve Süvari çayı Ekokamp alanında keyifli vakit geçirebilirsiniz.
  5. Güdül Şehir Müzesi'ne gezi, Güdül’ün folklorik özelliklerini, Salihler yazıtlarını ve tarihi kültürel özelliklerini müze ortamında öğrenebilirsiniz.
  6. Tahtacıörencik Ekoköy’de doğal üreticilerle buluşmak; Türkiye’nin en ekolojik köyünde atalık tohumlardan, pestisit kullanmadan ve çeşitlendirerek yapılan üretime destek olabilir ve Ekoköy Evi’nde TADYA üreticileriyle buluşabilirsiniz.
  7. Güdül Simiti ile meydanda çay içmek, Başkent’in ilk ve tek sakin şehri Güdül’de meydanda dinginliğin tadını çıkarabilirsiniz. Güdül konakları için sokaklarında gezinebilirsiniz.
  8. Tarihi kişilerini ziyaret: Güdül’de Samut Bali ve Kasım Baba Türbeleri ziyaret edilebilir ve önemli kişiler hakkında bilgi edilebilirsiniz.
  9. Leblebi dükkânına uğramak, onlarca butik ve tarihi dükkân arasında leblebi dükkânını bularak leblebiciliğin yolculuğuna çıkabilirsiniz.
  10. Güdül Üzümlerinden hasat etmek, Adalıkuzu yada Karacaören köyünde 22 çeşit üzümün tadına bakabilirsiniz.
  11. Güdül Şifalı bitkiler edinmek, hünnap ve şifalı bitkiler temin edebilirsiniz.



Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu Yarım yüzyılı doldurdu.

Yarım yüzyıldır organik tarım üzerine bilimsel ve deneysel çalışmalar yapan IFOAM (Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu), bu yıl 50. yaşını kutluyor. IFOAM’ın kuruluşu 1972 yılına uzanıyor ve ilk adımlar, Fransa’nın Versay kentinde gerçekleştirilen bir toplantıda atılıyor.

IFOAM’ın uluslararası federasyona katılımı Lady Eve Balfour (İngiltere Toprak Derneği), Kjell Arman (İsveç Biyodinamik Derneği) ve Jerome Goldstein (ABD - Rodale Enstitüsü) gibi organik tarımın öncü isimlerinin daveti ile gerçekleşmiş.

IFOAM’ın organik tarım yolculuğu 1980’de ilerleme gösterdi ve sertifikasyon için kullanılabilen uluslararası geçerliliğe sahip ilk temel organik standartları belirlendi. 1992’de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’na katılarak organik tarım topluluğunu temsil etti. Gıda ve Tarım Organizasyonu (Food and Agriculture Organization - FAO) ile ilişkileri güçlenen IFOAM, organik ve agroekoloji sektöründe, gıda sistemlerine yönelik organik çözümler üretme amacıyla çalışmalar başlattı. 2000’li yıllar IFOAM’ın raporlamaları çalışmalarına kattığı yıllar. 170’in üzerinde ülkeden organik üretim aktörlerinin verilerinin toplandığı, organik üretimin sorunlarının ve çözümlerinin tartışıldığı raporlar sunulmaya başlandı.

Dünyada bir ilk olan “Organik Tohum Konferansı” FAO işbirliği ile organize edildi. Konferansın organik tedarik zincirinin aktörlerini bir araya getiren çizgisi, organik tarım alanında yapılan çalışmalara artı değer kattı. IFOAM’ın organik tarım tanımı (Toprakların, ekosistemlerin ve insanların sağlığını sürdüren üretim sistemi), 2008 yılında gerçekleştirilen 16. Dünya Organik Kongresi’nde kabul gördü ve bu tanım, 2009 yılında Birleşmiş Milletler tarafından da tanındı.

Organik 3.0 vizyonu (Organik tarımı ana akım haline getirerek gezegenin çoklu sorunlarına çözüm arayışında organik üretimden yararlanma), IFOAM Genel Kurulu tarafından 2017’de kabul edildi. IFOAM’ın yakın zamanda gerçekleştirdiği 20. Dünya Organik Kongresi, Eylül 2021’de, Fransa’da düzenlenmişti. Dijital platform sayesinde konferansları uzaktan izlemek de mümkün olabilmişti.

Bugün IFOAM’ın, yaklaşık 100 ülkeden 700’den fazla üyesi ve 3,1 milyonu aşan organik çiftçi ağı var. 72,3 milyon hektar organik tarım arazisinde faaliyetlerini sürdüren IFOAM, 50. yaşını kutladığı 2022 yılında, organik tarımın insanlara ve gezegene getirdiği faydalar hakkında farkındalık amacıyla #YearofOrganics (#OrganikYılı) hashtag’i ile bir kampanya başlattı.

Kaynak: https://www.ekoiq.com/wp-content/uploads/2022/05/ekoiqsayi99.pdf



DOĞAYA SEYAHAT İÇİN 8 ÖNERİ

Doğada vakit geçirmek ve ekoturizm faaliyetlerine dâhil olmanın sağlığa faydaları daha da fark ettik. Bağışıklığı kuvvetlendirmek için açık hava ve güneş ışığını doğrudan almak gerekiyor. Aslında doğa ve çevre hemen yanımızda…  Önce 8 önerimizi gözden geçirmelisiniz.

1 Kendinize bir bahçe veya yeşil alan oluşturun

Kendinize bahçe oluşturun deyince aklınıza gelen dönümlerce araziyi bir kenara bırakın. Güzel bir bahçeyi küçük bir balkonda, evin güneş gören bir penceresinde veya evin herhangi bir alanında yapabilirsiniz. Tek ihtiyaçları su, toprak ve gerekli miktarda güneş almak olsa da faydaları saymakla bitmiyor.  Ağzı geniş bir saksıda oluşturduğunuz masal bahçesi bile ya da teraryum bile işinizi görebilir.

2 Doğada vakit geçirmelik bir zaman belirleyin.

Dışarıda yürümek, öğle saatlerini parkta geçirmek veya açık pencereden kahve yudumlamak bile olsa, dışarıda geçirmek için günlük ya da haftalık zaman diminizi planlayın. Başlangıç için doğa ve çevre için önemli günlerden birini seçebilirsiniz. Dostları davet ederek bu takvimi kesinleştirmiş olabilirsiniz. Şehrin hala sessiz olduğu sabahları yürüyüşe çıkın, koşun ya da bisiklet sürün. Bu şekilde günün sessiz saatlerinde vaktini geçiren canlılarla tanışırken temiz ve serin havanın tadını çıkaracaksınız. Belkide şehir hayatında en çok doğa için biraz vakit vakfetmeliyiz.

 3 Açık havada yapabileceğiniz bir hobiniz ve etkinlikleriniz olsun

Bisiklete binmek, kaykay kaymak veya yürüyüş yapmak gibi açık havada yapabileceğiniz bir hobiniz olursa bu sizi doğal yaşama çok daha yaklaştırabilir. Ekoturizm ve agroturizm güzel bir başlangıç olabilir. Bunun için bazı kavramları bilmekte fayda var.

4 Yeşil alanlara bakın

Bölgenizdeki tüm parkları, yaylaları, ekoturizm güzergâhlarını, yürüyüş parkurlarını, eğlendinlen alanlarını, dağ geçitlerini, gölleri ve ormanları araştırın ve sırayla hepsini ziyaret etmeye çalışın. Muhtemelen daha önce hiç bilmediğiniz ve geri dönmek isteyeceğiniz yerleri keşfedeceksiniz.

5 Doğada seyahat için eğitim ve tecrübeler edinin

Doğada vakit geçirmenin en önemli zorluğu riskleri göze almaktır. Acil yardım ve yürüyüş tekniklerini öğrendiğiniz sürece riskleri göze almak kolaylaşacaktır.

6 Evinizde odalardan yada balkon en az birinin penceresi doğaya dönük olsun

Eğer taşınıyorsanız en azından odalardan birinin yeşil veya deniz gören bir oda olmasına özen gösterin. Eğer bu şekilde bir odanız olursa bu alanda gün içinde evdeyken bile doğayla bağınızı koruyabilirsiniz.

7 Öğünlerinizi yeşil alanlara saklayın

Bunu yaz ayları boyunca ben de mümkün olduğu kadar yapmaya çalışıyorum, bir kutunun içinde akşam yemeğini paketliyorum ve yakınlarımla bir parka, sahile veya yeşillik alana gidip yanımda yemek götürüyorum. doğada yemek bir başka olduğunu söyleyelim. Doğal üreticilerle bir hasat mevsiminde buluşmalıyız.

8 Türleri tanımlamayı öğrenin ve doğa kültürü edinin

Çiçeklerin, bitkilerin, ağaçların ve kuşların adlarını öğrenmeye dikkat edin ve bu sayede daha önce farketmemiş olabileceğiniz bir dünyayı tanımaya başlayın. Onları görmenin ve keyifli bir vakit geçirmek için türleri tanıyalım. Doğadaki kavramları ve terimleri öğrenmek bakış açınızı geliştirecektir.

Pek yakında Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında “Doğaya Seyahat Eğitimleri” başlayacaktır.



Korunan alanda ekoturizm

Sürekli bozulan iklim, turizm tutkunları için bir uyanış çağrısı yapmıştır. Bu olumsuzluklar karşısında doğa turizmi bir fırsat, bir lütuf olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekoturizmin etkisi yerel halklar ,gezginler ve genel olarak ülkemiz için çok olumlu ve faydalıdır.

Turizm bir bütün olarak belirli yerlerin doğal güzelliğini olumsuz etkilemiştir. Bu, turizm standartlarına uyması için turistik destinasyonların ( turistler için cazip kabul edilecek farklı doğal çekicilikleri ve özellikleri barındıran yerler) ticarileştirilmesinin bir sonucudur.

Ekoturizm, çevreye duyarlı gezileri, yani hem destinasyonun doğal çevresine hem de yerel topluluğa saygı duyan gezileri teşvik etmek için belirli uygulamaları ve değerleri teşvik eder.

Ekoturizm , “çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını artıran sorumlu seyahat” anlamına gelir. “Doğa turizmi” olarak da adlandırılan ekoturizmin amacı, turizmin çevre üzerinde yarattığı etkiyi en aza indirmektir. Buradaki fikir, seyahat yoluyla koruma, yerel halkları ve sürdürülebilir kalkınmayı birleştirmeye odaklanmaktır.

Milli parklarımız ve diğer korunan alanlarımız hayvanların ve bitkilerin hayatta kalabileceği ve gelişebileceği güvenli sığınaklar sağlayan hayati yaşam alanlarını içeren Türkiye biyoçeşitliliğin korunmasının temel taşını oluşturur.

Bununla birlikte Milli parklar aynı zamanda doğal mirasımız olan muhteşem manzaralar, olağanüstü yaban yaşamı ve görkemli ormanlar olmak üzere en iyilerini korur. Diğer korunan alanlarla birlikte, ekonomik ve sosyal refahımızın temelini oluştururlar, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi çekerler.

Ekoturizm neden önemlidir?

Ekoturizm, katkısız, bozulmamış doğal ortamlara odaklanır, Kültürel ve çevresel farkındalık oluşturur, Ziyaretçiler ve yerel halk için olumlu deneyimi teşvik eder, Turizmin çevre üzerindeki etkisini en aza indirir, Yerel halk için istihdam ve finansal fırsatları artırır ve Kendi lehine finansal faydalar sağlayarak korumayı teşvik eder.

Doğaya dayalı turizm iş fırsatları yaratmakla kalmayıp aynı zamanda doğayı, yerel kültürü ve vahşi yaşamı koruyan ekoturizm destinasyonlarına dönüştürüyor. 

Eko-turist, sürdürülebilirlik ve çevre dostu nitelikler göz önünde bulundurularak inşa edilen konaklama yerlerini tercih eder. Eko-günlük turizminde, eko-tatillerden doğal ortamlara veya pansiyonlardan sürdürülebilir malzemelerle yapılmış otellere kadar çeşitli yerlerde konaklama imkanları ortaya koyar.

Ekoturizmin temel özellikleri nelerdir?

-Destinasyonun ekosistemini, florasını ve faunasını önemsemek ve korumak.
-Çevre eğitimini ve bilincini geliştirmek 
-Yerel halklara ve geleneklerine saygı duymak.
-Yerel işletmeleri desteklemek.
-Ekoturizmin bireysel ve toplu yaşam kalitesini artıran büyük avantajlar sunar.
-Organik ürünlerin tüketimini ve doğada yapılan aktiviteleri ve sporu teşvik ettiği için sağlığa fayda sağlar.
-Yerel halkın ve geleneklerinin refahını teşvik eden, bölgenin doğasına ve kültürüne özen gösteren ve yerel kaynakları koruyan etik değerleri öğretir. 

Yaşamın biçimlerini ve çevremizdeki doğayı anlamak, saygı duymak ve sevmek, sürdürülebilir bir yaşam tarzını mümkün kılmanın tek yoludur.Bu şekilde bir farkındanlık yaratılır ve bir bütün olarak toplum için avantajlar ortaya koyar.

Bu bağlamda doğayı korumak, evimizi, kaynaklarımızı ve gelecek nesillerin yaşam kalitesini korumak demektir. Birincil amaçları biyolojik çeşitliliğin korunması olmasına rağmen, Milli Parklarımız ülkemiz insanlarına paha biçilmez ekonomik, sosyal, kültürel ve sağlık yararları sağlayabilir.

Şifa Yolu Projesi kapsamında Güdül ile Sorgun Tabiatı Koruma Alanı arasında bir köprü vazifesi görecek olan Ekoturizm yolu önemli bir destinasyon olacaktır.



Doğal Yaşam Eğitimleri Başlıyor

Şifa Yolcuları olarak "Gıda Katkı Maddeleri ve Etiket Okuma" dersi ile Doğal Yaşam Eğitimleri'ne başlıyoruz.

Eğitimimiz Diyetisyen Mihriban Erdem (@birnefes.sihhat) ile çevrimiçi olacaktır. Doğal Yaşam Eğitimleri 5 farklı eğitimden oluşacak ve Kasım ayında tamamlanacaktır.

Bu eğitimler @sgpturkiye tarafından desteklenen ve @beslersifa Atölyesi tarafından yürütülen Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında #ücretsiz yapılmaktadır.

Bu ileti yorumlarına en az 2 kişiyi ekledikten veya hikâyenizde paylaştıktan sonra mesaj bölümünden katılmak istediğinize dair mesaj attıktan sonra katılım bilgisi iletilecektir. Eğitimler çevrimiçi olarak Zoom'dan yapılacaktır.



#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm

Şifa Yolu Ekoturizm Çalışma Grubu Çalışmalarına Başladı.

 Bilindiği gibi Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi bir çalıştay ve akabinde yapılan arazi çalışmalarıyla başladı. Çalıştay sonrası yayımlanan rapor ile projenin başlangıç hikayesi kayt altına alınmış ve proje ekibinin sahayı gözlemlemesi sağlanmıştır. Aromaterapi çalışma grubu Şifa Yolu Ziyaretlerine devam etmektedir. Bu kapsamda Güdül'ün şifalı destinasyonları ziyaret edilmekte ve proje faaliyetleri için görüşmeler devam etmektedir. Başlangıç raporu; https://www.beslersifa.com/2022/06/sifa-yolu-projesi-ilk-raporunu-yaymlad.html

Proje ekibinin de bulunduğu Ekoturizm çalışma grubu ile proje sahasında çalışmalar başladı. Çalışmada Orman Yüksek Mühendisi Ali Dervişoğulları, Doğa Gezginleri Ali Şen, Yardımcı pesonel Ahmet Faruk Çevik, Proje ekibinden Recep Kahriman ve proje koordinatör yardımcısı Mustafa Çetin katıldı. Yapılan toplantılara muhtarlar yanında sırasıyla Yeşilöz köyünden Adalet Karadayı ve Tahtacıörencik köyünden Adnan Durmuş katılım sağladı.

Sonuç olarak

Çalışma Grubu güzergah üzerinde çalışmalar yaptı. Ekoturizm yolu için veriler toplanırken yapılacak avan proje için istişareler yapıldı. Proje kapsamında uzlaşı sağlanması için çalıştay yapılacak ve projenin alt yapı çalışmaları yapılacaktır.


FAYDALI BİLGİLER

GEF Küçük Destek Programı (SGP) Türkiye destekli "Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi" başladı.
Besler Şifa Atölyesi mihmandarlığında şifalı destinasyonlara dair eğitimler düzenleniyor. Projeye dahil olanlar ile "Şifa Yolcuları" kurulmuştur. Siz de Şifa Yolcularına katılarak eğitimlerden ve fırsatlardan faydalanabilirsiniz.

Proje başlangıç raporu; https://www.beslersifa.com/2022/06/sifa-yolu-projesi-ilk-raporunu-yaymlad.html

Şifa Yolcuları instagram hesabı; www.instagram.com/ankarasifayolculari

Şifa Yolculuları youtube kanalı; https://youtube.com/channel/UC1B_P2QeI3kRELRj7nPP9-Q

Sosyal Medya çalışması için hastagler; #ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa #BeslerŞifaAtölyesi #YeşilOrmanOkulu #TıbbiveAromatikBitkiler #aromaterapi #fitoterapi #ekoturizm #etnobotanik

Şifa Yolcuları başvuru formu ile Besler Şifa Atölyesi'nde yüzyüze ve Ankara civarında yapılan programlara katılabilirsiniz. 
Şifa Yolcuları Başvuru Formu; https://docs.google.com/forms/d/1aU1NmPzahZk-Gt0E1zq7r30YlgzPB916YHkVZ3tQcxA/edit





Şifa Yolu Projesi İlk Raporunu Yayımladı

Küresel Çevre Fonu (GEF) Küçük Destek Programı (SGP) Türkiye tarafından desteklenemeye uygun görülen Sakin şehir Güdül Şifa Yolu Projesi açılış çalıştayı ile başladı. Çalıştayda proje takdimi, Ankara’da yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler çalışmaları  ve Prof. Dr. Fatih Satıl ve Prof. Dr. Gülendam Tümen konuyla ilgili sunumları yapıldı. Çalıştay programı Güdül’de yapılan ziyaretler ve arazi çalışmalarıyla devam etti.

Hem ekoturizm faaliyeti hem de sakin şehir uygulamasıyla doğanın korunması, kültürün devam ettirilmesi ve yerel birimler bazında kalkınmanın sağlanması hedeflenmektedir. Bu yüzden bu iki uygulamaya eş zamanlı gereken önemin verilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin bu iki modelin olumlu yanlarını birleştirip kendine has sistemini kurarak hak ettiği turizm gelirini alması için ilgili kurumların politikalar üretmeleri gerekmektedir. Türkiye’nin sahip olduğu doğal güzelliklerin ve kültürel mirasların tüm dünyanın hizmetine sunulması için projeler geliştirilmelidir.

Güdül'de Ekoturizm destekli Şifa Yolu Keşfediliyor.

Arazi çalışmasında Güdül ilçesi, Tahtacıörencik, Yeşilöz, Yelli, Karacaören, Kayı ve Kavaközü olmak üzere 6 köyde ve Sorgun Göleti Tabiatı Koruma Parkı  dahil Etnobotanik ve ekoturizm destinasyon araştırması yapılmıştır. Besler Şifa Atölyesi olarak rapor tanzim edilmiştir.

Sonuç olarak seçilen köylerde öne çıkan şifalı, ekolojik ürünlerin, doğal bitki çeşitlerinin, etnobotanik özelliklerin ve tarihi mekânların ve kültürel özelliklerin Sakin şehir Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında değerlendirilebilme potansiyelinin olduğu görülmüştür. Şifa Yolcuları ekibiyle de bu şifa yolunda çalışmalar yapılacaktır.

Rapor İçin Tıklayınız



© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.