Ad

Tabii Peynir Yapımı

Doğal peynir mayası elde etme usulleri makaleyi Tarım ve Orman Bakanlığı Dijital Kütüphanesinde bulabilirsiniz. İlk kez 1929 yılı Ankara basımı Ziraat Gazetesi'nin 2. cildinde, 20. sayısında yayımlanmıştır. 
(https://kutuphane.tarimorman.gov.tr/vufind/Record/1179834)

Kadim bilgileri, tarihin sayfalarından çalışmaları, çok çeşitli deneyim ve tecrübeleri bu kütüphaneden bulabilirsiniz.

Keyifli okumalar...

https://kutuphane.tarimorman.gov.tr sayfasını ve sosyal medya kanalarını takip edebilirsiniz.

@dijitaltarimkutuphanesi 

Doğal (Tabii) Peynir Mayasının Yapılma Tarzı

Gerek yerli ve gerekse ecnebi peynirlerin kaffesi peynir mayası vasıtası ile yapılır. Her ne kadar bu mayadan gayri diğer bir takım nebatat usareleri bu işi yaparlarsa da sanayide kullanılanlar hayvanlardan istihsal edilmiş olanlardır. Nebatat meyanında bilhassa mürekkebe fasilesine ait devedikeni, enginar ile diğer fasilelere mensup olanlar vardır. Eski Romalılar taze sağılmış vücut sıcaklığında olan bir sütü, incir dalları ile kırıştırmak suretiyle pıhtılaştırırlardı. Fakat nebatattan elde edilen mayalar, lâzım gelen evsafta olmadıklarından dolayı bu gün hayvani mayalar tercih edilmektedir.

Hayvani mayalar bilhassa memeli hayvanların midelerinde bulunur. Fakat bundan mada mayaya hiç süt ile beslenmeyen kuş ve hatta balıkların bile cihazı hazmilerinde tesadüf edilir. Memeli hayvanlar arasında henüz süt emmekte olan 2-3 haftalık kuzu ve buzağılardan ziyade tercih olunur. Bunların mideleri dört parçadan müteşekkil olduğundan, ancak kitna peynir mayası istihsaline yarar Her ne kadar memleketimizin bir çok yerle- rinde kuzu ve buzağıların hatta oğlakların kitnaları bu maksat için kullanılmakta ise de, her halde bilgisizlik ve diğer amiller yüzünden elde edilen mayalar çok fena tabiattadırlar. Çünkü mayanın istihzarı oldukça güç bir iştir. Maya ile beraber süte ve dolayısı ile peynire çok muzır olan bir sürü mikropları intikal ettirmekte kabildir.

Maya hazırlanması için kaydedildiği veçhile henüz süt emmekte olan 2-3 haftalık bilhassa hastalıksız sağlam zebhi müteakip kitnaları ayrılır. Bağırsakların nihayet bulan bir ucu bir el ile tutulur. Diğer el ile de haricen iyice sıyırmak sureti ile içindekiler dışarıya çıkartılır. Sonra kitnanın dış kısmı, soğuk su ile yıkanarak kan ve yağ habbeciklerinden temizlenir; içi ise kat'iyen su ile yıkanmaz. Zira su ile beraber bütün peynir mayası zayi edilmiş olur. Bunun gibide yine bunların temizlenmesi için bazı kimselerin yaptığı gibi uzun müddet su içerisinde bulundurulmaları caiz değildir. Bunu müteakip kalın ucu yani hafta müntehi olan kısım bir ip ile düğümlenir, diğer ucuna da bir boru geçirtilerek üflenir ve tulum gibi şişirtilerek bağlanır. Dış kısım tekrar soğuk su ile yıkanır, kendi kendine süzülüp kurumak üzere bir tarafa bırakılır:

Badehu küf ve saireden korumak için üzerlerine azıcık asit borik serpilir ve karanlık denilebilecek kadar ziyasız ve fakat havadar kuru bir yerde birbirleri üzerine istif edilmemek şartı ile asılır. Güneş peynir mayasını bozduğundan dolayı şişirilmiş olan kıtaları hiç bir zaman güneşli bir yere asmamalıdır. Havadar, temiz ve kuru olan çatı altları bunlar için en muvafık olan yerlerdir. Fakat bunlara bir sürü haşarat ile beraber sıçanlar da arız olurlar. İşte asit borik hem küflerin teşekkülüne ve hem de bunların azarına mazi olur. Bilhassa kıtanın hafta müntehi olan ucunun asit borik ile iyice sıvanmış olması lâzımdır

Bu halde saklandıktan sonra kullanılmağa başlanır. Maya istihzarında çok taze olan kıtnaların istimali doğru değildir. Çünkü bunlar çok lüzuci bir maya usaresi verirler. Eski olanlar ise kuvvetlerinden bir hayli kaybetmiş olmaları hasebi ile muvafık değildirler.

İyi bir maya istihsaline elverişli olan kıtnalar; orta büyüklükte açık sarı renkte, haricen düz, donuk parlak manzarada ve dahilen ise fazla ihtivalı, kan ve yem pisliklerinden muarra olanlardır. Küflenmiş, başka renkler peyda etmiş, kokuşmuş olanların kat'iyen kullanılmamaları lâzımdır. Bilhassa kırmızı lekeliler ishale tutulmuş hayvanlara ait bulunduklarından, istimale elverişli değildirler.

Kitnalar 2-3 ay kuruduktan sonra içlerin- den maksada muvafık olanlar seçilir, toz ve topraklarından temizlenmek üzere dış taraflar iyice yıkanır, tekrar kurumak için bir ta- rafa süzülmeğe bırakılır, badehu iki uçları kesilip atılır. Bunları atmaktan maksat süte zararlı bakterilerin mümkün mertebede az geçmesini temindir. Zira bu uçlarda bilhassa muzır olanlar fazla bulunur. Bunu müteakip birbirleri üzerine haçvari dizilir ve yumak şeklinde bükülerek bağlanır. Lüzumu oldukça bıçakla kıyılarak kullanılır. Bu usulden mada kitnalar bir de şu suretle hazırlanır:

Takriben bir düzine kadar istenilen vasıfta kitna alınıp tarif olunduğu veçhile temizlendikten sonra tütün gibi ince kıyılarak temiz bir porselen veya içi sırlı çömlek kaba konur. Üzerine 30 gram kadar tuz ile 1 gr. safran çiçeği bir az güherçile ile 100 gr. berrak ve az ekşimtırak peynir suyundan katılır. İyice karıştırılır. 100 litre süte bu suretle hazırlanmış 2-3 gr. kadar kitna kifayet ettiğinden kap muhteviyatı bir terazi vasıtası ile 20-30 gram ağırlığında parçaları ayrılır ve yuvarlak bir hale getirilerek mutedil ve fakat kuru bir sıcaklıkta kurutulur. Bazı yerlerde ise bunlar ocakların içerisine asılmış çıtaların üzerinde bulundurularak dumanla kurumağa bırakılır. Kurumuş yuvarlaklar havadar kuru bir yerde saklanır. Safranın konulması peynir kütlesine bir renk vermek içindir. Miktarı kışın bir az daha fazla olmalıdır.

Kurutulmuş olan kıtnalar doğrudan doğruya süte atılmaz, onlardan dört türlü peynir mayası yapılır:

1 Tabii maya (az dayanıklı)

2- Maya hulasası veya mayi maya (saklanması kabil, evvelkine nazaran daha dayanıklı, şişelerde satılır)

3 Toz maya (fazla dayanıklı, teneke kutularda satılır)

4- Maya tabletleri

Bu dört türlü peynir mayası arasında birincisinden gayri olanların inalleri bir fabrika işi olduğundan zikirlerinden sarfı nazar edilmiş ve ancak ehemmiyetine binaen tabii mayanın ne suretle yapılması lazım geldiğinin izahına çalışılmıştır:

Tabii maya Avrupa'da bilhassa Emental peynirleri için kullanılır. Bu tarzdaki mayanın bizim Kars ve civarında yapılmakta olan Graviyer peynirlerimiz için çok muvafık olacağı aşikar olmakla beraber kaşarlarımız içinde iyi neticeler verir ümidindeyiz. Zira tabii maya, sütü pıhtılaştıran Chymosin" enzimini ihtiva etmekle beraber, peynirlerin kemale gelmesinde büyük bir rol oynayan mühim ve faydalı bazı bakterileri de havidir. Fakat mayanın hazırlanmasında lazım gelen şartlara dikkat edilmeyecek olursa süte aynı zamanda bir sürü muzır bakteriler geçmiş bulunacağından, çok fena bir mahsul elde edilir. Bu iti- barla iyi bir surette yapılamayacaksa, bunun yerine satılmakta olan mayi veya toz mayaların kullanılması her halde daha çok muvafıktır. Tabii maya yapmak için önceden hazırlanmış yani muvafık bir surette kurutulmuş kitnalar alınır. Dış taraflarında bulunan toz gibi pisliklerinden temizlenmek üzere su ile çalkalanıp tekrar kurumağa bırakılır. Bundan sonra peynir yapılacak sütün miktarına göre 100 litre süte 20-30 gram kuru kitna kesilip, temiz, içi sırlı, porselen çömleklerin içerisine konur ve üzerine 10-20 gram kitnaya takriben 3 litre isabet edecek kadar 35 derece sıcak- likta peynir suyu katılır. Şayet peynir suyu bulunmaz veya bunda ir bozukluk olursa o zaman bunun yerine % 3 nispetinde tuzlu su konur. Fakat bu su ancak büyük bir zaruret karşısında kullanılır. Peynir suyunun taze ve bir az sirke ilavesiyle kaynatılmış süzülerek berrak bir hale ürettirilmiş olması lazımdır Zira peynir suyunda hamıziyetin bulunması iyidir. Bu sayede maya ilk önce kalevi mu- hitte yaşayanların yerine faydalı olan hamızı leben bakterileri çoğalırlar; Kalevi muhitte yaşayanlar ise ekseriyetle muzır olanlardır. Badehu porselen kap sıcaklığı değişmeyen bir yere konur ve orada vasati 30 saat kadar 28-32 derecede bırakılır. Sıcaklığın sabit olması maya istihzarı da çok büyük rol oynar. Çünkü muayyen bakteri nevileri için muayyen Sıcaklık dereceleri vardır. Mesela cihazı haz- mi bakterilerinden olup hayvan pisliği vasıtası ile süte geçen ve peynirlerin kabarıp şişmelerine, delik, deşik olmalarına sebebiyet veren Koli bakterileri 37-40 derecede, halbuki diğer bazı hamızı leben bakterileri ise 30 derecede iyi bir surette çoğalırlar. Tabii mayada bu her iki neviden pek çok vardır. Hele Koliler cihazı hazini bakterilerinden olduklarından ziyadesiyle mevcutturlar. O halde sıcaklığın 30 derecede sabit durması bunların faaliyetlerine meydan vermeyeceğinden mayada adetleri gittikçe azalır. Fakat sıcaklığın çoğalması gibi haddinden fazla azalması da doğru değildir. Çünkü müfit olan hamızı leben bakterileri ezcümle (Strektobacterium casei) lazım olduğu veçhile çoğalamazlar.

Sıcaklığı sabit tutulmak için hususi bir takım aletler icat olunmuştur. Meselâ bunlar- dan biri su suretledir;

Alet çifte cidarlı büyük tahta bir dolap- tan ibaret olup, alt tarafında kapalı büyük bir su hazinesi ve bunun üzerinde maya kaplarını koymağa mahsus bir iskara vardır. En üst kısmında müteaddit hava delikleri ile sıcaklığı gösterici bir termometre bulunur. Bununla çalışmak için su hazinesine bir huni vasıtası ile mevsime göre 50-60 derece sıcaklıkta bir su koyuvermek kâfidir. Maya kapları 2-3 saat zarfında 30-32 derecei hararette bulunur ve dolapta sıcaklık ertesi güne kadar 28 ze düşer. Ancak dolabın mümkün mertebede sıcaklığı değişmeyen bir yerde bulunması lazımdır. Soğuk veya sıcak hava cereyanları altında olan yerlerde harareti sabit tutmamın imkanı yoktur.

Maya kaplarını ilk günü 2-3 ve peynir suyu yerine tuzlu su konmuş ise 6-8 defa karıştırmalıdır. Üzerlerinde 24 saat sonra gittikçe kalınlaşan beyaz bir tabaka zar hasıl olur. Bu Mykodermalardan ibaret olup mayiin içerisine havanın girmesini men eder. Bu sayede havadar bir muhitte yaşayan muzır bakteriler ölürler. Halbuki müfit olanlar havasız yerde yaşadıklarından daha iyi faaliyette bulunurlar.

Müfit olan bakterilerden çubuk şeklindeki " hamizi leben bakterileri zamanla tevlit ettikleri hamziyetle peynirlerde şişkinlik ve kabartılar yapan bakterilerin aleyhine çalışırlar. Bu itibarla kapta hamiziyetin tahassulu istenir bir şeydir. Fakat bununda muayyen bir hududu geçmemesi icap eder. Ezcümle 30 saat nihayetinde 40-50 Soksilet Henke! hamıziyet derecesinin bulunması kâfidir.

Bu 30 saatlik müddetin hitamında bir diğer temiz kap alınır, üzerine bir süzgeç konur ve birinci kabın muhteviyatı iyice süzülerek ikinci kaba boşaltılır. Bu esnada ekşimtırak bir kokunun hissedilmesi ve akan mayiin berrak olması lazımdır. Mezkar mayi fazla ihtimara duçar olmamak için derhal soğuk bir yere götürülür ve sütler mayalanıncaya kadar orada saklanır. Bu gibi tabii mayaların umumiyetle kuvvetleri 1: 1200 dir. Yani bu tabi mayanın bir litresi 35 derece sıcaklıkta bulunan 1200 litre sütü 40 dakika zarfında pıhtılaştırır.

Tabii maya ile peynire bir hayli bakteri geçmiş olur. 1 cin 3 taze bir sütte takriben 60000 kadar bakteri varken, tabii mayanın o kadarında 150.000.000 vardır. Bu sebepten bu vasıta ile süte peynirlerin ihtimarında büyük rol oynayacak dehşetli bakteri ika edilmiş olunur. Fakat maya istihzarında lazım gelen şerait temin edilmeyecekse bu sayede süte çok muzır bakterilerde geçmiş olacağından bu gibi ahvalde hepsinden iyisi fenni mayalar kullanmalıdır. Hatalı tabii mayalar şu suretle tefrik olunurlar:

1- Fazla hamizi maya: hamıziyet derecesi umumiyetle 60 Soksilet Henke! derecesinden çok olup, mayiin sathında mykodermadan ibaret beyaz bir zar tabakası yoktur. Bu türlü maya sütü çabuk pıhtılaştırırsa da peynirin suyunu vermesine mani olur. Bu sebepten peynirler yazın çabuk kabarır, şişer ve çatlarlar.

2- Az hamizi maya: hamızı leben bakterilerinin çoğalamamalarından ileri gelir. Sıcaklık fazla olacak olursa bunların yerine Koliler tekessür eder ve ilerde peynirlerin vasıfları bozulur.

3- Kabaran maya: kitna parçalarının peynir suyunun üzerine çıkması ve aynı zamanda da gaz habbeciklerinin görünmesi ile belli olur. Bu hal Kolilerin pek fazla çoğalmasından ileri gelir. Bu türlü maya çok fena korkar, bulanık bir manzara arz eder. Bunun katiyen kullanılması lazımdır.

4- İplik gibi maya: bu da luzuciyet husule getiren bakterilerin bulunmasından veya hamızı leben bakterilerinin zamanla bu hassayı iktisap etmelerinden ileri gelir. Bu türlü maya ile yapılan peynirlerde peynir suyu kolaylıkla çıkmaz, çatlaklar peyda olur.

Kabaran ve iplik gibi maya husulünde kapların kaynar sodalı su ile iyice yıkanmış olmaları ve hatta ateş üzerinde kızgın bir ha le gelinceye kadar bulundurularak taksim edilmeleri ve yeniden taze peynir suyu kullanılması lazımdır.

Maya kaplarına katılacak peynir suyunun diğer günlere saklamak için tabii mayanın bir kısmına evvelce kayıt olunduğu veçhile berraklaştırılmış 50-55 derece sıcaklıkta 5-10 kısım peynir suyundan konur. Heyeti umumiyesi 24 saat zarfında sıcaklığı 30 dereceden aşağı düşmeyen bir yerde bulundurulur. Sonra bundan münasip miktarda alınarak kuru kitnalara katılır.







Türkiye’de Arazi Sahibi Olmanın Yolları

Türkiye'de araziler tarım Orman ve hazine Milli Emlak arazi olarak 3 sınıf bulunmaktadır. Buna ilaveten tescil harici ve mücavir alan olarak nitelendirilen alanlarda olabilmektedir. Ama genel olarak parsel sorgudan incelenebilen bir arazi modeli bulunmaktadır. Parsel sorgularını incelediğinizde üzerine bir arazi yoksa şu 3 şekilde arazi edinebilme hakkınız bulunmaktadır. Fakat her biri için farklı şartlar olduğunu unutmayalım.


1- Tarım arazisi temini

Devletin 2005 Yılında Yürürlüğe Koyduğu ve Dönem Dönem Güncellenen Teşvik Bölgesinde Kalan İller Var. Bu İllerin Güncel Listesini Tarım ve Orman Bakanlığı Sitesinden Edinebilirsiniz.

İşe İlk Olarak ÇKS (Çiftçi Kayıt Sistemi)’ye E-Devlet Üzerinden Müracaat Etmelisiniz. Çifti Kayıt Belgesi Almanız Gerekiyor. Bu Belgeyi Almak Çok Kolay Diyebilirim. Yine Gerekli Belgeleri  Tarım ve Orman Bakanlığı Sitesinden Edinebilirsiniz.

Belgeyi Teşvik Verilen İllerin Bünyesinden Yapmanız Faydanıza Olacaktır. Akabinde Tarım ve Orman Bakanlığı Bünyesinde Bulunan “Arazi Edindirme ve Değerleme Başkanlığı'na Müracaat Edeceksiniz. Arazi Edindirme Programına Dahil Olacaksınız.





















Bir Süre Sonra Size Devlet Tarafından Arazi Tahsis Edileceği Gibi, Gübre ve Diğer Destekleri de Alacaksınız. Programın Asıl Amacı, Kendi Ekilebilir Arazi Dekarınızı Artırabileceğiniz, Satın Alabileceğiniz Verimlilikte Üretim Yapıp Para Kazanmanız. İşte Burada Sabır ve Azim Konusudur.

Özetle; Arazi Edindirme Programının Amacı, Nitelikli Çiftçi Yetiştirmektir. Sabırlı ve Özverili Bir Yolculuğun Sonucunda Yüzlerce Dönüm Arazinin Sahibi Olabilirsiniz.

2- Milli Emlak arazisi temini

Hazine arazileri dönem dönem Milli Emlak Genel Müdürlüğü sayfasından ilan edilerek ihaleye çıkılmaktadır. En az 30 yıllık süreler ile araziler kiralanabilmekte ve tarımsal üretim ve imkan verilmektedir. Oldukça cüzi rakamlar ile kiralanabilen araziler için hemen listeye bakabilirsiniz.

3- orman arazisinden tahsis alma...

Bilindiği gibi Türkiye'de ormanların %99'u devletindir ve devlet adına Orman Genel Müdürlüğü tapulu malıdır. Orman Genel Müdürlüğü tarafından yılın iki döneminde yani Nisan Ekim aylarında tıbbi ve aromatik bitkiler yetiştirilmeye yönelik yönetmenliklere uygun olarak tahsis verilebilmektedir.

Tıbbi ve aromatik bitki yetiştirmek için Orman arazilerinden OT vasıflı (yani üzerinde ağaç olmayan arazi demek) araziler temin edilerek ekim dikim çalışmaları yapılabilir. Yine cüzi bir rakam ile bedeller bulunmaktadır. Bu arazileri temin için en yakın özel bürosu olan orman mühendisi yani özel çalışan orman mühendislerinden bilgi alınabilir ve proje başvurusu onların onayı imzası ile yapılabilir.

Çiftçilik geleceğin altın mesleğidir.

Amasyalı Hekim Sabuncuoğlu Şerafeddin (1386-1470)

Fatih Sultan Mehmed Han'ın ünlü hekim ve cerrahıdır. Amasya'da 14 yıl Darüşşifa ve Bimarhane'de daha sonra yıllarca İstanbul'da çalışmıştır. 

- Akrabadin,

- Kitabül Cerrakihiyyeti Haniyye (Cerrahname),

- Mücerrebname diye oldukça ayrıntılı tıp eserleri vardır.


Sabuncuoğlu; notları, araştırmaları, yetiştirdiği talebeleri ve hizmet ettiği binlerce kişi bırakarak 84 yaşında vefat etmiştir.

Allah razı olsun.

Mücerreb-Name (1468)

Amasya'da 1468 yılında yazılmıştır. Kentteki hekim çevresinin arzusu üzerine Sabuncuoğlu tarafından 85 yaşında kaleme alınmıştır.

Eserde hayvanlar üzerinde veya bizzat kendinde denediği ilaçların hazırlanışı ve kullanılışı açıklanmaktadır. Çeşitli kütüphanelerde kopyaları vardır. Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumunca tıpkı basım ve çeviri yazılı açıklamalı olarak 2000 yılında bastırılmıştır. Eser 17 bölüm içerir.

1.Tiryaklar, 

2.Macunlar, 

3.Diareikler, 

4.Yakılar, 

5.Astrenjen İlaçlar, 

6.Fitil ve Ovuller, 

7.Şurup ve Gargaralar, 

8.Göz İlaçları, 

9. Tablet ve Pastiller, 

10. Cerahat Giderici İlaçlar,

11.Merhemler, 

12.Lavmanlar, 

13.Kusturucular, 

14.Burun Kanamasını Dindiren İlaçlar, 

15.Diğer Tabletler, 

16.Ağız-Boğaz -Diş, Dudak İlaçları, 

17 Enfiye ve Kutular

Okunabilecek yazı: Mücerrebname hakkında İnsan ve Hayat Dergisinden bir yazı...

Cerrahiyyetü'l-Haniyye (1465)

Amasya'da 1465 yılında yazılan Fatih Sultan Mehmed'e armağan edilen Sabuncuoğlu'nun bu eserinin cerrahi tarihinde önemli bir yeri vardır. Eserin, ikisi yazarın kendi kaleminden çıkmış üç kopyası vardır.

1. Paris Bibliotheque National Suppl. Turc No. 693 Nüshası. (Fatih Sultan Mehmed'e sunulmuştur. Müellif nüshasıdır.)

2. Fatih Millet Kütüphanesi Ali Emiri No.79 nüshası (Müellif hattıyladır.)

3. Istanbul Universitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Kütüphanesi No:35 Nüshası (Geç Döneme aittir, eksiktir.

Eser 10. Yüzyıl Islam Cerrahi Ebu'l-Kasım Zehravi'nin (ölm.1013) Tasrif eserinin 30. Cildinin tasnifini aynen almış ve yararlanmıştır. Cerrahiyyetü'l-Haniyye alet ve çizimleri cerrahi müdahale resimleri içerir. Üç kitaptan oluşur.

Bu kitaptaki bölümler:

L.Kitap 57 bölümdür. 54 tedavi resmi, 11 alet ve dağlama tedavi çizimi vardır.

II. Kitap 98 bölümdür 58 tedavi resmi 141 alet ve kesi ve çıkarma resmi vardır. III Kitap 36 bölümdür 24 tedavi resmi ve 11 alet resmi vardır.

Erin tipki asim ve viri yazı transkripsiyon) basımı Türk Tarih Kurumu'nca 1993 yılında yapılmıştır.














Tıbbi ve aromatik bitkilerle doğal yaşam eğitimi yapıldı.

Şifa Yolu Projesi kapsamında Kimya Mühendisi Didem Karabaş tarafından Tıbbi ve Aromatik Bitkilerle Doğal Yaşam eğitimi yapıldı.

Eğitimde Didem Karabaş; 

"Tıbbi ve aromatik bitkilerin (TAB) sınıflandırılması ve yağ elde edilme yöntemlerini bitki türüne göre öğrenmeliyiz. Küçük denemelerle mesafeler almalıyız. Ülkemizde en çok türü bulunan tıbbi ve aromatik bitkilerden olan kekiğin ve defnenin çok başarılı hikayeleri vardır. Türkiye kekik için tartışmasız en önemli gen merkezidir. Suriye kekiği, dağ kekiği, İzmir kekiği, bilyeli kekik, Türk kekiği, istanbul kekiği, kılıç kekik, zahter kekik gibi birbirinden hemen ayırt edilebilen türler ülkenin her yerinde yetişir."

"Tohum, ekim dikim, gübreleme, sulama, ot ile mücadele, çapalama, hasat, kurutma, ayıklama, distilasyon, ambalajlama, depolama, nakliye, insan kaynakları, elektirik mazot, genel giderler gibi giderler vardır." 

"Diğer yandan TAB sektöründe şu 3 önemli sorunu aşmalıyız;

1- Tıbbi ve aromatik bitkilerin genetik materyali (yani tohum fide ve çelik) yeterli bulunamamaktadır.

2- Kekiğin hastalıkları, zararlı ve yabancı otları, mantarları ve zararlı zirai ilaçların pestisitler sorunları bulunmaktadır.

3- Yabancı ürünlerle karıştırma, tıbbi ve aromatik bitkilerin türünü veya cinsinin bilinmemesiyle meydana gelen yanlışlıklar, yanlış toplama ve kurutma yapılması gibi şeyler bu alanda daralmaya sebep olabilmektedir." dedi.

Zoom ve youtube yayınında toplam 200 katılımcı katıldı. Eğitimde 20 den fazla formül, onlarca prosedür bilgi, çevreci ve helal tavsiyeler aktarıldı. Yaklaşık 3 saat soluksuz eğitim ücretsiz ve şartsız olarak sınavsız ve reklamsız şekilde verildi.



Çay ile stresi yenmek ve sakinleşmek

Sıcak bir fincan çayı yudumlama eylemi kendi içinde rahatlatıcıdır, ancak fincanınızdaki çay yaprakları, fizyolojik açıdan da stres seviyeleriniz üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir.

Bir çalışmada, araştırmacılar iki gruptaki kortizol düzeylerini takip ettiler. Altı hafta boyunca bir gruba günde dört kez siyah çay içirdiler. Diğer grup plasebo içti. Her iki grup daha sonra nasıl tepki verdiklerini görmek için bilerek stresli olaylara maruz bırakıldı.

Altı haftalık süreden sonra çay içme grubu plasebo grubuna göre daha düşük kortizol seviyeleri gösterdi. Çay içenler de stresten daha çabuk iyileşebildiler. Yeşil çaya bakan bir başka çalışma da benzer sonuçlar verdi.

Ancak faydalı olabilecek sadece çay yaprakları değil. Birçok çay, aynı zamanda stres giderici özelliklere sahip olduğu gösterilen lavanta veya papatya gibi otlar ile yapılır. Stres seviyenizi düşürmeye yardımcı olacak bir bitkisel çay arıyorsanız, bazı iyi seçenekler şunlardır:

  • Nane
  • Papatya
  • Lavanta
  • Limon otu
  • Ginseng
  • Zerdeçal


Aromaterapide stresi yenme ve sakinleşme

Burnunuzdan beyninize giden koku siniri, elbette size koku duyunuzu verir, ancak parasempatik sinir sistemini düzenlemede de rol oynar. Bu sinir, aynı zamanda beyninize limbik sistemi ve amigdalayı (duygularınızı, hafızanızı ve ruh halinizi belirleyen bölümler) etkileyen sinyaller gönderir.

Aromaterapinin temeli olan esansiyel yağlardaki bazı aktif bileşikler, koku alma sinirini sinyalleri kapatmak için tetikler, bu da beyinde vücudunuzun geri kalanına da uzanan sakinleştirici bir etki yaratır.

Lavanta esansiyel yağının özellikle ruh halini iyileştirdiği ve sinir sisteminizi sakinleştirmeye yardımcı olduğu bulunmuştur.

Stresle başa çıkmak için kullanabileceğiniz diğer esansiyel yağlardan bazıları şöyle:

  • Ylang ylang
  • Limon
  • Misk adaçayı
  • Bergamot
  • Papatya
  • Yasemin
  • Fesleğen
Hem buhurdanlık ve hem uçucu yağlarla size destek olur.


Korunan alanda ekoturizm

Sürekli bozulan iklim, turizm tutkunları için bir uyanış çağrısı yapmıştır. Bu olumsuzluklar karşısında doğa turizmi bir fırsat, bir lütuf olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekoturizmin etkisi yerel halklar ,gezginler ve genel olarak ülkemiz için çok olumlu ve faydalıdır.

Turizm bir bütün olarak belirli yerlerin doğal güzelliğini olumsuz etkilemiştir. Bu, turizm standartlarına uyması için turistik destinasyonların ( turistler için cazip kabul edilecek farklı doğal çekicilikleri ve özellikleri barındıran yerler) ticarileştirilmesinin bir sonucudur.

Ekoturizm, çevreye duyarlı gezileri, yani hem destinasyonun doğal çevresine hem de yerel topluluğa saygı duyan gezileri teşvik etmek için belirli uygulamaları ve değerleri teşvik eder.

Ekoturizm , “çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını artıran sorumlu seyahat” anlamına gelir. “Doğa turizmi” olarak da adlandırılan ekoturizmin amacı, turizmin çevre üzerinde yarattığı etkiyi en aza indirmektir. Buradaki fikir, seyahat yoluyla koruma, yerel halkları ve sürdürülebilir kalkınmayı birleştirmeye odaklanmaktır.

Milli parklarımız ve diğer korunan alanlarımız hayvanların ve bitkilerin hayatta kalabileceği ve gelişebileceği güvenli sığınaklar sağlayan hayati yaşam alanlarını içeren Türkiye biyoçeşitliliğin korunmasının temel taşını oluşturur.

Bununla birlikte Milli parklar aynı zamanda doğal mirasımız olan muhteşem manzaralar, olağanüstü yaban yaşamı ve görkemli ormanlar olmak üzere en iyilerini korur. Diğer korunan alanlarla birlikte, ekonomik ve sosyal refahımızın temelini oluştururlar, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi çekerler.

Ekoturizm neden önemlidir?

Ekoturizm, katkısız, bozulmamış doğal ortamlara odaklanır, Kültürel ve çevresel farkındalık oluşturur, Ziyaretçiler ve yerel halk için olumlu deneyimi teşvik eder, Turizmin çevre üzerindeki etkisini en aza indirir, Yerel halk için istihdam ve finansal fırsatları artırır ve Kendi lehine finansal faydalar sağlayarak korumayı teşvik eder.

Doğaya dayalı turizm iş fırsatları yaratmakla kalmayıp aynı zamanda doğayı, yerel kültürü ve vahşi yaşamı koruyan ekoturizm destinasyonlarına dönüştürüyor. 

Eko-turist, sürdürülebilirlik ve çevre dostu nitelikler göz önünde bulundurularak inşa edilen konaklama yerlerini tercih eder. Eko-günlük turizminde, eko-tatillerden doğal ortamlara veya pansiyonlardan sürdürülebilir malzemelerle yapılmış otellere kadar çeşitli yerlerde konaklama imkanları ortaya koyar.

Ekoturizmin temel özellikleri nelerdir?

-Destinasyonun ekosistemini, florasını ve faunasını önemsemek ve korumak.
-Çevre eğitimini ve bilincini geliştirmek 
-Yerel halklara ve geleneklerine saygı duymak.
-Yerel işletmeleri desteklemek.
-Ekoturizmin bireysel ve toplu yaşam kalitesini artıran büyük avantajlar sunar.
-Organik ürünlerin tüketimini ve doğada yapılan aktiviteleri ve sporu teşvik ettiği için sağlığa fayda sağlar.
-Yerel halkın ve geleneklerinin refahını teşvik eden, bölgenin doğasına ve kültürüne özen gösteren ve yerel kaynakları koruyan etik değerleri öğretir. 

Yaşamın biçimlerini ve çevremizdeki doğayı anlamak, saygı duymak ve sevmek, sürdürülebilir bir yaşam tarzını mümkün kılmanın tek yoludur.Bu şekilde bir farkındanlık yaratılır ve bir bütün olarak toplum için avantajlar ortaya koyar.

Bu bağlamda doğayı korumak, evimizi, kaynaklarımızı ve gelecek nesillerin yaşam kalitesini korumak demektir. Birincil amaçları biyolojik çeşitliliğin korunması olmasına rağmen, Milli Parklarımız ülkemiz insanlarına paha biçilmez ekonomik, sosyal, kültürel ve sağlık yararları sağlayabilir.

Şifa Yolu Projesi kapsamında Güdül ile Sorgun Tabiatı Koruma Alanı arasında bir köprü vazifesi görecek olan Ekoturizm yolu önemli bir destinasyon olacaktır.



Ekşi maya ekmekler atölyesi

 “Ekmek aslanın ağzında” olsa bile var gücümüzle çabalar, “ekmeğimizi taştan çıkartırız”. Zor günlerimiz olur ise, “soğanı ekmeğimize katık edip yeriz”. Hep zor olacak değil ya, gün gelir, “ekmek elden, su gölden yaşarız”…

Anadolu, her bir köşesinde kendine has yapım ve pişirim teknikleriyle ekmek hazînesidir. Orta Asya’dan Küçük Asya’ya, Anadolu buğday bereketiyle büyüyen bir hazîne; emek, Anadolu insanının en değerlisidir. Allah’ın hikmeti, kulun nimetidir.

Bizde ekmek, yere düşünce alınır, öpülür, alına konulur. Ekmeğe hürmet edilir.

Ekşi maya yaptığımız ekmek, geleneksel birikimle probiyotik bir özellik taşır. Sağlıklıdır, doğaldır, el emeğidir.

Ekşi maya ile ekmeğin hepimizin ihtiyacı olduğunu unutmayalım.

🍞 DOĞAL YAŞAMDA EKŞİ MAYALI EKMEK ATÖLYESİ 🍞

8 Kasım 2022 Salı,

Saat: 13.30-16.00

Yer: Güdül- Tahtacıörencik Köyü.


🍞 Sıfırdan Ekşi Maya Yapımı 

🍞 Ekşi Mayanın Kullanımı 

🍞 Ekşi Mayanın Muhafazası 

🍞 Unların Genel Özellikleri 

🍞 5 Çeşit Ekmek Eğitimi


EĞİTİM İÇİN EKMEKLERİMİZ:

 - Tereyağlı Sütlü Tost Ekmeği,

 - Tam Buğday Unlu Tost Ekmeği,

 - Akdeniz Ekmeği,

 - Tohumlu Tam Buğday Ekmeği,

 - Geleneksel Köy Ekmeği.


🍀Ekmek Şefi & Eğitmeni Rabia Eda Acarca (@geleneksel_eksimaya)


Ücretsiz eğitime herkesi bekleriz. Proje @sgpturkiye

ve @undpturkiye tarafından destekleniyor ve 

tabiki @beslersifa tarafından yürütülüyor.


#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm



Şirdan Mayalı Salamura Peynir Atölyesi

🧀 Geleneksel Şirdân Mayalı Salamura Peynir Atölyesi 🧀


9 Kasım 2022 Çarşamba,

Saat: 13.30-16.00

Yer: Güdül- Tahtacıörencik


🧀 Peynir Yapımında Mayalar

🧀 Şirden Mayası Nedir ve Nasıl Kullanılır?

🧀 Şirden Mayası Nasıl Hazırlanır?

🧀 Şirden Mayasının Faydaları

🧀 Şirden Mayalı Salamura Köy Peyniri Yapımı


Eğitimde şirdân mayasından şirdân mayası ile peynir yapımına ve faydalarına yönelik birçok bilgi sizlerle paylaşılacaktır.


🍀Eğitmeni Rabia Eda Acarca


@beslersifa nın yürüttüğü ve @undpturkiye ve @sgpturkiye tarafından desteklenen *Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesi* kapsamında ücretsiz eğitime herkesi bekleriz.


#ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm



SİVİL SESLER FESTİVALİNE KATILIM SAĞLADIK

TED Üniversitesinde Sivil Sesler festivalinin festival mottosu “Mademki değişim istiyoruz o zaman güçlü olmalıyız” oldu. Festivale standımızda yer alan Doğal Yaşam etiketleriyle katıldık. 300 kişiye ulaşma ve yeni kitlelere sesimizi duyurma imkanı oluştu.

Festivale başvuran ve katılan sivil toplum örgütlerinin yüzde 70’i Sivil Sesler Festivali’ne ilk kez  katılmış. Bu rakam bizim için çok mutluluk verici… Festivali 800’ü aşkın kişi ziyaret ederken, festivalde 53 etkinlik düzenlenmiş ve 140 stantta sivil toplum örgütleri çalışmalarını anlatma imkanı bulmuş. Bu sayılar da bizce şahane… 

Peki, sayıları biraz  geride bırakırsak, biz neler hatırlıyoruz? Bize sorarsanız çok “cümbüşlü” bir hava vardı, sağ olsun Ankara şahane bir hava ile iki günümüze eşlik etti. Sonra uzun zaman ardından görüşen dostların sarılmaları, neşeyle havada asılı duran kahkahaları vardı. İlk kez tanışan kişilerin birbirlerine merakla sorduğu sorular, aynı kentten gelen ama birbirini tanımayan kişilerin yeni hayaller için kafa kafaya vermesi vardı. Ama en önemlisi yan yana olduğumuzu bilmenin, birlikte “yalnız” olmadığımızı bilmenin keyfi, neşesi, haklı gururu ve mutluluğu vardı. 

Paydaşlarımızla konuştuğumuz, çalışmalarımızı ve etkimizi nasıl daha genişletebileceğimize dair kafa yorduğumuz buluşmayı da anmadan geçmeyelim. Aldığımız katkılarla önümüzdeki süreçte daha iyiyi, daha güzeli birlikte öreceğiz, inanıyoruz. 

***

Festivalden Geride Ne Kaldı?

Gülen yüzler, iyi ki yan yana geldik diyen sesler, tanıştığımız yeni yüzler, meraklandığımız işler bu iki günden bize geriye kalan oldu. Bununla birlikte süreçte dostlarımızdan aldığımız destekle ne kadar çok yol aldığımız ve daha ne  kadar çok yol almamız gerektiği, daha farklı temaslarla daha sık bir araya gelmemiz gerektiği de geriye kalanlardan. 

Çevreyi gözeten, mümkün olduğunca atıksız bir etkinlik için hepimizin dahil olduğu bir yöntem bulmamızın gerekli olduğu, meseleleri alıştığımız araçlarla değil de daha farklı yollarla konuşmamız gerektiği de aklımıza yazdıklarımızdan. Doğal Yaşamın şifrelerini daha çok konuşmalıyız.

Bu festivalde elde olmayan sebeplerden dolayı konserleri ikinci gün planlamak durumunda kalsak da, sonraki festivallerde konserleri mutlaka ilk güne almamız gerektiği de öğrendiklerimizden. 

***

Bir sonraki festival için notlarımızı aldık, hepimiz için keyifli, hepimizin kapsandığı ve “daha iyi” bir başka festival için siz de bize yazmak isterseniz biz buradayız, seve seve sizi dinleriz. 

***

ve Elbette Teşekkürler!

Bu festivalin arkasında çok kişinin emeği, çok kişinin katkısı var. O yüzden teşekkür bölümü  olmadan bülteni bitirmeyelim. 

İlk olarak bu festivalin gerçekleşmesini sağlayan Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’na, festival sürecinde organizasyonu birlikte yürüttüğümüz dostlarımız Bee Company ve Egem Turizm’e, mekan desteği konusunda TED Üniversitesi’ne, festival danışma kurullarımıza, gönüllülerimize ve elbette sizlere çok teşekkür ederiz. İyi ki geldiniz, iyi ki ses verdiniz! Seslerimizin birbirinde çoğalacağı başka festivallerde, etkinliklerde buluşmak üzere.



© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.